çok iyi yerli köpek ırkları olmasına rağmen türkiyede bilinçsiz eşleştirmelerden dolayı köpeklerimizde av ruhu ve hırsı çok azaldı. alman kurtları bu konuda iyi bir örnektir. bu ırk çok uzun yıllardır genelde polis askeriye arama kurarma yada özel amaçlarla kullanılıyor. ve safkan olanların önemli bir bölümü profesyonel olarak eğitimden geçiyor(k9 vs eğitimler.) . şu an şöyle bir durum ortaya çıkıyor; günümüzde doğan ama nesiller öncesinden bu güne kadar eğitim alan köpekler öncekilere göre eğitime daha yatkın olarak dünyaya geliyor. yani bırakın fiziksel özellikleri köpeğe sonradan öğretilenler bile kuşaklar boyu sürdüğünde genetik olarak sonraki nesillere aktarılmaya başlıyor (en azından eğitime yatkınlık olarak).
Bizim av camiamızdaki hata da burda zaten. bırakın barağı macarı kendi cinsleriyle eşleştirmeyi, eşleştirmede köpeklerimizin en iyilerini bile pek aramaz olduk. yakın köyde hangisi varsa onla çifleştiriyoruz .önemli olan, barağı eşleştirirken ulaşabildimiz bölgede yada türkiyedeki bu cinsi en iyi temsil eden örnekleri arayıp bulmak.
bir de yakın akraba eşleşmesi yaptırmamak. hiç olmazsa anneyle yavru arasında 1. dereceden olanlara dikkat etmek. (bu genetik ve soy ağacı takibi isteyen çok uzman yetiştiricilerin yapacağı istisnai bir uygulamadır. inbriding=1.dereceden akraba eşleşmesi)
çiftleştirme mantığımız bu olunca doğan yavrulardan 10 yavrudan 2-3 tanesi avcı oluyor ama onlarında fiziğinde huyunda karakterinde farklı istenmeyen özellikler ortaya çıkabiliyor. Yani bir standart tutturulamıyor. doğan yavruların biri anasına biri babasına öteki anneannesine biri 3 kuşak önceki dedesine biri 5 kuşak önceki nenesine çekip av hırsı, fizik yapısı yada burun gibi temel özelliklerden biri bakımından istenmeyen genetik mirası taşıyabiliyor. avcının av köpeğinde aradığı standartlar yüksek doğal olarak. Koku, av hırsı, fiziksel dayanıklılık, tüy yapısı, domuz avı için cesaret , zeka, .... Bu özelliklerin sadece birkaçının bizim dağ tepe peşinde dolaştığımız yavruya geçmesi bizi tatmin etmez. listenin hepsi bizim için olmazsa olmazdır. İsteklerimiz bu kadar yüksek iken bu listenin tamamının yavruya geçmesi için bilinçsiz bir eşleştirmeden medet ummak ve iyi sonuçlar beklemekse büyük bir hayal kırıklığı oluşturabilir.
Bu konuda batıdaki çalışmalar çok eskiye dayanan sistematik olarak takip edilen çalışmalardır.mesela alman çoban köpeğinin tarihi 1890 lara dayanır.(
http://imranyuce.tripod.com/tarihce.htm ). pointerin tarihi 1800 lere kadar uzanır. şu an benim de tercihim olan plott houndların tarihi 1750 ye kadar dayanıyor. ıslah çalışmalarını da hesaba katarsak en az 200 yıldır kendi içindeki en iyi örneklerin seçilerek eşleştirildiği bir sistemden beklenen sonuçların çıkmaması süpriz olurdu. biz meselenin daha çok başındayız ,şu an hemen harekete geçsek bile önümüzde çok uzun bir yol var. bizim ömrümüz inşallah bunları görmeye de yeter. ama ben bunun yapılmasını bekleyemedim ve standartları oluşmuş bir ırka yöneldim ve maalesef bu ırk yabancı ...
Özetle meselenini aslı her batında doğan 10 yavrunun 8-9 tanesi ırkın özelliğini taşımasıdır. yani standardizasyonun sağlanmasıdır.
Modern usuldeki ticari Ceviz yetiştiriciliğinde ; cins bir fidana ait de olsa eğer yere düşen cevizi diker fidan yaparsanız bu şekilde oluşturduğunuz bahçedeki hemen her fidan türkiyedeki muhtelif ceviz türlerinin özelliğini taşır. ama çoğunlukla sizin fidanın aynısı olmaz. cins bir cevizi çoğaltmak isterseniz ya dalından yada tomurcuğundan aşı yapmanız gerekir. yani düz bir mantıkla "ya ! bu ceviz de bu ağacın meyvesi niye onun kadar iyi çıkmadı" diye düşünebiliriz ,eğer cevizin bu özelliğini bilmezsek . halbuki beğendiğimiz cins fidanın meyvesini dikerek yetiştirdiğimiz beğenmediğimiz yeni fidan,8-10 kuşak önceki dedesinin genetik özelliğini sergilemiştir. bitki ve hayvanların çoğalma özellikleri birbirinden farklı olabilir,bu örneği çoğaltmaya çalıştığımız canlının üreme usullerini bilmenin istenen sonuca ulaşmadaki etkisinin anlaşılması için verdim.
Türkiyedeki kopay avcılığı için yapılması gereken bu işin bilimsel bir destek programıyla ıslah çalışmasına başlamak.bu bir devlet desteği olabilir, üniversite desteği alınabilir. imkan sahibi özel teşebbüs de olabilir.barak ve macar olarak iki ırkın ıslahı yapılmalı bence öncelikle.
Yerli ırk oluşturma konusunda koyun ıslah programı örnek teşkil edebilir. Erzurum Atatürk üniversitesinin başlattığı bir ıslah projesi sonucunda şu an yerli örneklerine oranla çok daha verimli bir ırk oluşturuldu ve anadolu romanov olarak derneği bile kurludu.
http://www.anadoluromanov.com . projenin ya da sonuçlarının konunun uzmanları tarafından eleştirilecek tarafları da olabilir. ama bence hayvancılık adına iyi bir başlangıç ve avcılık camiasına da bir örnektir.
bizim köyde de 10 sene öncesinde bir köpek vardı çakır diye. av köpeğiyle yakından uzaktan alakası yok. kapı köpeğinden ava alışmış fındık falan beklerken. sonra köyün avcılarıyla ava çıkmaya başladı. ölmeden önceki yıllarda 70-80 kg luk sağlam dişi bir domuzu burnundan kapmış biz gelene kadar da domuzu zapt etmişti. manzarayı gözümle gördüm ,köpek domuzun burnuna yapışmış derenin içinde daireler çiziyorlar. köpeğin ağzındaki domuzu vuruduk yani. hiç bir zaman boşa havlamazdı ,köpekler ses vermeye başladı mı biz onun sesini dinlerdik ,çakır havlıyorsa domuzu bulduk demekti. fizik olarakta normal bir macar ebatlarında idi.
biz şimdi çakırdan yavru alsak onların çok büyük emekler harcamadıkça avla alakası olmaz. av köpeği soyundan gelmeyen köpekler bile çok uygun şartlar denk geldiğinde iyi bir avcı olup çıkabiliyor. ama önemli olan bu değil. çakırın 10 yavrusundan 8 i kendi gibi av yapar hale geldiğinde sorun çözülmüş olur. yani standardizasyon sağlandığında .... o da disiplinli bir ıslah çalışması sonucu olur ancak...
Türkiyedeki av köpeklerinden türlerinin en iyi temsilcileri seçilerek oluşturulacak bir gen havuzundan çok iyi vasıflara sahip Yeni bir av köpeği ırkı oluşturulabilir diye düşünüyorum.