Gönderen Konu: DOMUZUN GAZABI  (Okunma sayısı 3440 defa)

0 Üye ve 3 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Atila USTA

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 241
  • Thanked: 22 times
DOMUZUN GAZABI
« : 08 Kasım 2010, 12:32:12 »
                                                                DOMUZUN GAZABI


Bütün Samsun avcılarının bildiği avın her çeşidinin bol olduğu ama ağaçlandırma bölgesi olduğundan avın yasak olduğu, keklik sürülerinin (alaylarının) birbirine karıştığı, tavşanların cirit attığı, doyumsuz domuz avlarının yapıldığı Çaputluda yapılan bir sürek avını anlatacağım. Fidanlama çalışmaları 65 yılında başladığından ava girdiğimiz mevki ye 65 ismi verilmişti. Emek zahmet büyük paralar harcanarak dağın taşın çam ağaçlarıyla bezenmesinden sonra ortaya müthiş güzellikte bir av sahası çıkmıştı. Yukarıda da belirttiğim gibi avın her türlüsüne rastlamak mümkündü. Fidanlama çalışmaları bitirilip ağaçlar bel hizasına gelince av serbest bırakıldı. Tabi kısa sürede de hafta sonları panayır yerine döndü. Kısa sürede keklik bitti.
Lise 2. sınıfa gidiyordum yıl1972 şubat ayının sonlarıydı. Pazar sabahı babam kalk seni domuz avına götüreyim dedi. Hemen kalktım, giyindim. Annem çayı demlemişti mis gibi kokuyordu, kahvaltıyı yaptık, bir an önce çıkma isteğimi anlayan babam acele etme bizi almaya gelecekler, dedi. Biraz sonra bir minibüs geldi. Bize şoförün yanını ayırmışlardı, selamlaşmalar bana takılmalar neyse yola koyulduk. Av yerine gittiğimizde bir minibüsün daha olduğunu gördüm bayağı kalabalıktı. Sürek yapacak köylüler traktörlerle gelmişlerdi. Hava mükemmeldi. Köpekler yerlerinde duramıyorlardı. Sürekçileri traktörler süreğin yapılacağı yere götürüler, bek yapacaklar yerlerine yerleştirildi. Yerleşme işi tamamlandığında işaret verildi, Sanki çaputluda panayır kurulmuştu. Sürekçiler öyle gürültü çıkarıyorlardı ki değil domuz o şamatadan karıncalar bile ormanı terk ederdi. Sürekçilerin sesi duyulmaya başladı geliyo, geliyo. Sıkı durun geliyo, ben yüksekçe bir tepedeydim, her yanı rahatlıkla görebiliyordum. Aşağıda Kızılırmak kıvrıla, kıvrıla akıyordu. Aşağıda müthiş bir curcuna vardı. Sanki bir köyün sığırı sağa sola koşuşuyordu. Sağasola kaçışan bir kaç tilki ve tavşan, hayalet gibi otların arasından süzülen bir çift kurt aman allahım ne eşsiz manzara. Silahlar patlamaya başladı. Seslerden domuzların vurulduğu anlaşılıyordu. Benim hemen altımda Mecit amca  duruyordu. Onun az altında da ilkokul öğretmeni Mustafa ağabey duruyordu, elinde bir Monte Carlo çifte vardı. Aramızda çok büyük böğürtlen dikenleri vardı. Otlar bayağı yüksekti. Fidanlar tam olarak büyümediğinden sahanın alt temizliği daha yapılmamıştı. Biz en yukarıda olduğumuzdan birbirimize yakındık. Mustafa abinin alt tarafından koca bir domuz çıktı. Aşağıdan yaralı diye sesler geliyordu. Mustafa abi bir defa attı, domuzu vuramadı başladı koşmaya, kendisini böğürtlen dikenlerinin üstüne attı. Domuz onun peşinde, dikene dalıyor öbür taraftan çıkıyor puff ediyor tekrar Mustafa abiye saldırıyor ama o rahat böğürtlenler sağlam. Mustafa abi bir defa attıktan sonra Mecit amca bi daha at bi daha at diye bağırıyor tüfeği yüzüne alıyor indiriyor. Domuz birkaç denemeden sonra baktı ki olmuyor, döndü Mecit amcaya Mecit amca elinden o güzelim Rubus tu yere attı, başladı bana doğru koşmaya, o esnada bir el silah sesi duyuldu, domuz yıkıldı, tepenin yan tarafından babam belirdi. Benim atmam mümkün değil hem mesafe var hem domuzla aramızda Mecit amca var. Mecit amca hala koşuyor yavrum Atilam fur (vur) şunu fur diye bağırıyor. Tamam, Mecit amca domuz öldü diyorum ama kime söylüyorsun. Domuzun vurulduğunu anlayınca, oğlum yavrum şu gözlerimi yuvasına sok gözlerim pörtledi. Yavrum gözlerimi yuvasına sok diye bas, bas bağırıyor. Mecit amca gözlerin yerinde diyorum, o hala gözlerimi yerine sok diye bağırıyor. Az sonra babam, Mustafa abi yanımıza geldiler, Mustafa abinin ikinci mermi patlamamış, o nedenle vuramamış, Mecit amca rahatladı niye kaçtığını anlatmaya başladı. O yavruda silaha mermi koymamış tabi ben çıt, çıt seslerini duymadığımdan onun kaçmasına anlam verememiştim. Çünkü onlar benim gözümde iyi avcıydılar, gerçekten iyi avcıydılar. O gün birkaç sürek daha yapıldı toplamda 21 domuz vurulmuştu. Mecit amcayla çok keklik avına gittik, ama bir daha asla domuz avında görmedim ama Mustafa abi halen gider. Geçenlerde Mecit amcayla Samsun da bir arkadaşın dükkânın da karşılaştık çay içtik. Ne çirkin gözlerin var dedim. Yavrum o gün oldu, sen bilmiyor musun o gün pörtledi gözlerim yoksa benim gözlerim ceylan gözü gibiydi dedi gülüştük. Çaputludaki avlarımızı konuştuk. Çaputlunun yarısından fazlasının Altınkaya Baraj Gölünün altında kaldığını konuştuk. Vedalaştık, artık ava gitmiyormuş, Allah uzun ve sağlıklı ömürler versin.
 
« Son Düzenleme: 10 Kasım 2010, 10:48:31 Gönderen: Atila USTA »
Atila USTA
Emekli Eğitimci
1956 SAMSUN
 

Çevrimdışı İrfan GÜNAL

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 1850
  • Thanked: 11 times
Ynt: DOMUZUN GAZABI
« Yanıtla #1 : 08 Kasım 2010, 12:47:19 »
güzel bir hatıra olarak kalmış,selamlar
İrfan GÜNAL
1977-Çanakkale
 

Çevrimdışı Halil ARIK

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 1250
  • Thanked: 52 times
Ynt: DOMUZUN GAZABI
« Yanıtla #2 : 08 Kasım 2010, 14:20:09 »
Severek okudum emeğinize sağılık
halil arık
1984 afyonkarahisar
5464458072
Türk`ü,Türklüğü,Vatanı sevmek faşistlikse, Hitler yanımızda komünist kalır..
 

Çevrimdışı Serkan ERTENLİCE

  • *
  • İleti: 813
  • Thanked: 1 times
Ynt: DOMUZUN GAZABI
« Yanıtla #3 : 08 Kasım 2010, 16:16:28 »
Serkan ERTENLİCE
1977 GAZİANTEP
KARDEŞ MECBURİ ARKADAŞTIR,ARKADAŞ SEÇİLMİŞ KARDEŞTİR
 

Çevrimdışı Ertan ARIN

Ynt: DOMUZUN GAZABI
« Yanıtla #4 : 08 Kasım 2010, 17:42:28 »
O hınzır adamın gözünüde pörtletir yüreğinide kaldırır.2 hafta önce bir azılı vurduk yakından inceledim aslında bu hayvana olan duygumuz aşk ve nefretle karışık.Çok güçlü ve zeki bir hayvan.İnsanın kendine eşit rakip gördüğü ender av hayvanlarından.canını yakarsanız gözleriniz PÖRTLEYEBİLİR :D
Ertan Arın
1968 Urla İZMİR


 

Çevrimdışı Ramazan BUNARCIOĞLU

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 441
  • Thanked: 1 times
Ynt: DOMUZUN GAZABI
« Yanıtla #5 : 08 Kasım 2010, 17:45:47 »
Atila abi güzel bir anı paylaşım için teşekkürler