Keklik
"Kekliği Düz ovada avlarlar" cümlesi ülkemiz insanın avcılığa olan merakı ile artık bir şarkı sözü olmanın ötesinde sosyo kültürel ve güncel yaşamındaki kesitlerini da yansıtıyor. Aslında "avcılık" denince "keklik avlamak" geliyor Kıbrıs Türk avcısının aklına... Av dönüşü evine dönen avcılara sorulan tek soru vardır Kıbrıs'ta; 'Kaç keklik ?' ... Ülkemizde yaygın olarak bulunan Kınalı Keklik küçük meyveler, tohumlarla ve böceklerle beslenir. Otluk kayalık gibi açık arazilerde bulunur. Av kuşları içinde avı en zevkli olanıdır.Keklik genelde üç tip arazide bulunur ve avlanır. Bunlardan birincisi taşlık ve çalısı az olan düzlüklerdir.Böyle yerlerin kekliği diğer yerlerin kekliğine göre küçük olmakla birlikte avlanması da güçtür. Bunlar avcıyı ve av köpeğini uzaktan görünce saklanacak çalı bulamadıklarından avcının önünde yürümeye başlarlar ve bir müddet uzaklaştıktan sonra saçma menzilinden uzakta uçarlar. İkincisi kısa meşelikler arasında tarlalar bulunan arazidir. Böyle araziler keklik avının en iyi yapılabileceği arazilerdir. Bu tip arazilerin kekliği diğerlerine göre daha iri olur. Çünkü kısa meşeler arasında keklik çok iyi saklanır. Bundan sonrası artık av köpeğinin marifetine kalmıştır. Sinen kekliği yakından ferma durarak teker teker kaldırır. Üçüncü arazi tipi ise otluk ve çalılık bazı yüksek yerlerdir. Bu gibi yerlerin de kekliği iri olur.
Ancak fazlaca ot olduğundan çok iyi bir köpeğe ihtiyaç vardır. Keklik bu gibi yerlerde avcının hemen ayağının dibinden fırlar ve avcıyı şaşırtır.Mevsim faktörünü gözönüne alırsak keklik, avın ilk günlerinde (sıcak günlerde) su başlarında ve yüksek kayalık alanlarda bulunur. Soğuk günlerde arazinin Güney kısımlarında ve tohumun yeni atıldığı tarlalarda bulunabilir.Hayvan hava şartları sıcaksa serine, aşırı soğuksa sıcak bölgelere sığınmaktadır. Sonbaharda su ihtiyacı kış aylarına göre daha çok olacağı için su başlarını tercih etmesi iç güdülerinin tabii sonucudur. Keklik günde en az iki kere yaylıma çıkar. İlki günün ilk ışıklarıyla başlar, diğeri gün batımı öncesidir. Bunlardan çıkaracağımız sonuç günün hangi saatinde hayvanın nerede olabileceğini bilmektir.
TÜFEK SEÇİMİ
Keklik avı için tercih edilen namlu uzunluğu 28 - 30 inc.’dir.Mobil şoklu bir silah kullanıldığı zaman avın açıldığı ilk ayda (Kasım) 3/1şoku tercih etmemiz gerekirken Aralık ayında 4/2 şoklu bir silah, keklik avının amacına daha uygundur. Bundan amaç avın açıldığı ilk zamanlarda hayvanın uzak kalkacağı, daha sonraları ise yılgın ve tedirgin olacağı varsayımından yola çıkarak yapılan bir tercihtir. Bu tercih avcının zaman içinde edindiği tecrübeler ve fermalı köpek kullanması doğrultusunda değişkenlik gösterebilir. Bu konuda tek bir doğru yoktur.
FİŞEK SEÇİMİ
Keklik için tercih edilen fişek numarası 7’dir. Yakın mesafelerdeki atışlarda 8 numara saçma aynı işlevi görecektir. Saçma numarası küçüldükçe dezavantajın yaşanacağı bilinmelidir.
Bıldırcın
Bıldırcın sülüngiller familyasının en küçüğüdür. Çayır,tarla,bozkırlarda ve arpa buğday tarlalarında görülür. Sürü halinde bulunmazlar, tek veya birkaçı bir arada gezerler; kendisine iyice yaklaşılmadıkça kolay kolay uçmaz. Havalandığı zaman gürültülü ve alçaktan gider. Bıldırcın avında cok dikkatli ve keskin atıcı olmak gerek köpeksiz bıldırcın avı çok zor olur. Her seviyedeki avcının yapabileceği sevilen bir avdır. Ülkemizin her tarafında görülür. Bütün mesele bıldırcının nerede aranması gerektiğini bilmektedir. Bıldırcın seyrek otlu ve düzenli olarak kesilen çayırlar ile ekili alanları tercih eder. Ayrıca sulak alanlar ve sazlıkların kenar bölgeleri, kuru yeşil alanlar tür için önemlidir. Kendilerini temel olarak uzun çimenlerle kaplı çayırlarla saklarlar. Beslenmelerinin büyük bir kısmını bitkilerin üzerindeki ve topraktaki omurgasızlar oluşturur sonbahar ve kışın genel olarak tohumla beslenirler.Genelde erkek ve dişi aynı görünüştedir.
TÜFEK
Bıldırcın avı için silindir şoklu tüfekler ve hafif dolu fişekler (28-30 gr.) tercih edilmelidir. Şoklu tüfeklerle yakın mesafeden yapacağınız atışlarda hem vuruş şansınız azalır, hem de vurduğunuz taktirde hayvanı yenilmeyecek kadar kötü parçalarsınız.Bir çok av köpeği de parçalanmış bıldırcını yemekte veya çiğnemektedir. Tüfeğin süperpoze yada çifte olarak seçilmesi avcının tercihine ve zevkine kalmıştır.
FİŞEK
Fişek olarak kullanacağımız fişek standart 28-30 gr. 8-9-10 numara olmalıdır. İri saçma yine hayvanı parçalayacağı için ve uzak mesafeli atışlarda bıldırcının saçma grubunun arasında kalıp vurulmama ihtimali olacağı için tavsiye edilmez.
Çulluk
Scolopacidae familyasından olan çulluk bölgelere göre değişik adlarla anılır; yabantavuğu veya bigatsa gibi. Çulluğun ülkemizde avlanılan türü Asya ve Avrupa kıtasında bulunan Scolopax Rusticola'dır. Bacakları oyluk kısmına kadar tüylüdür. Çulluğun sırt kısmı kızıl kahve renginde olup, pas renginde lekeler bulunmaktadır. Aynı kesimler üzerinde yer yer grimsi lekeler de görülmektedir. Alın kısmı sarımtırak gri olup, baş tüylerinin ayırma yerinde 3 tane siyah ve pas renginde enlemesine çapraz çizgiler vardır. Gözün üzerinde de açık sarımtırak bir çizgi bulunur. Gözlerinin, kafasının üstüne yakın bir yerde olması arkası dahil olmak üzere bütün etrafını görmesine olanak verir. Uzun gagasını yumuşak toprağın içine sokabilir ve gagasında bulunan sinirler sayesinde toprak altındaki sevdiği kurtları hissedebilir, buna toprak altında gagasını açabilme yeteneğinide ekleyerek bulduğu bu kurtları rahatlıkla çıkarabilir. Uçarken zigzaglar çizer ve biraz baykuşu andırır. Havalandığı zaman 100-200 m ileriye konar.Çulluk sakin zamanlarda yürüyüşü yavaş, fakat ilk uçuşunda kalkışı gürültülü ve serttir.Uçarken zigzaglar çizer ve biraz baykuşu andırır. Açık arazide uçmaktan hoşlanmaz. Av esnasında vurulmamışsa, silah sesinin ardından derhal 100-200 m ileriye konar ve hızla koşarak izini kaybettirmeye çalışır; eğer çulluk avına merak sararsanız, çok iyi cins bir av köpeğine sahip olmanız gerekir. Fakat büyük av sezonunu bitmesinden sonra Şubat ayının ilk haftasında başlayan ince av dönemi içerisine de köpeksiz olarakHavaların soğumaya başlamasıyla çulluk, Kuzey Avrupa ülkelerinden, Rusya’dan ve Balkanlar’dan Türkiye üzerinden yurdumuza doğru göçe başlar. Çulluklar büyük sürüler halinde göç yapmazlar.Eylül ayı başlarında sular don yapmaya başladığında ve havalar sertleştiğinde göç yüksek kesimlerden önce alçaklara doğru başlar.İsveç'teki çullukların bir kısmı Norveç sahillerine geçer ve oradan Kuzey denizini aşarak İskoçya'ya,İngiltere'ye ve İrlanda'ya dağılırlar.İsveç'teki çullukların bir diğer göç yolu,Baltık denizini aşmak koşuluyla Danimarka ,Almanya,Hollanda,Belçika ve Polonya'dır.Havalar dahada soğudukça kuşlar Avrupanın iç kesimlerine yayılırlar, hatta Elbe,Mein,Oder ve Tuna nehirlerinin vadilerini izleyerek Akdeniz'e inerler. Çulluğun Kuzey Kıbrısta ilk görüldüğü günler Kasım ortalarına rastlar, ama asıl, kasım sonu ile aralık ayı içinde önce kıyılara yakın yerlerde kendini gösterir. Kötü hava koşulları arttıkca çulluk güneye, kendine rahat besin bulabileceği yerlere doğru göçüne devam eder. Kıbrıs'ta Çulluk'u ilk olarak kuzey sahilindeki avcılar karşılar. Çulluklar şubat ve mart aylarında dönüş yolculuğuna başlar ve doğduğu yerlere kuzey ülkelerine doğru göçe başlarlar. Göç genellikle geceleri olur.
TÜFEK SEÇİMİ
Çulluk avında kullanılacak silahın seçimi avı etkileyen önemli unsurlardan biridir. Çulluk avında sık orman içinde tüfek atıldığı için öncelikle kısa namlulu ve açık şoklu tüfekler tercih edilmelidir. Bu durum avcıya hem saçmaların daha çabuk dağılmasını hemde ormanlık-çalılık yerlerde daha rahat hareket etmeyi sağlarlar. Tüfeğin süperpoze (altalta namlulu) yada çifte (yanyana namlulu) olarak seçilmesi avcının tercihine ve zevkine kalmıştır
FİŞEK SEÇİMİ
Fişek olarak 7-8 numara, saçma ağırlığı olarak 28-32 gr. arası, tercih edilmelidir. Namludan çıkar çıkmaz dağılan keçe fişekler tercih edilir. Ancak ikinci namluya daha uzun menzilli bir fişek koymakta fayda vardır.
Tavşan
Avcılar açısından büyük bir zevk kabul edilen tavşan avı genellikle keklik avı ile birlikte yapılan zevkli bir avdır. Tavşan, kısa ve kalın kuyruğu, uzun arka bacakları ve genellikle gri boz rengi ile karakteristik bir görünüme sahiptir. Arka bacakları öndekilerden uzun olduğundan yokuş yukarı çok daha kolay kaçarlar. Üst dudağı ikiye bölen derince bir yarık vardır. Yarık olan üst dudak kalınca ve oynaktır. Üst dudağın üzerinde uzun sert kıllardan ibaret bıyığı ve gözünün üstünde de uzun kıllar vardır. Bu uzun kıllar dokunma vazifesi görür. Gözleri başın yan tarafındadır. Tavşanın erkeği ile dişisi arasında görünüm itibarıyla fark yok denecek kadar azdır. Tavşan'ın görmesi diğer duyu organlarına göre daha zayıftır. Özellikle koşarken arkasını iyi görmesine karşın önünü tam olarak göremez. Bunda kaçarken daima arkasını kontrol etmesinin de payı vardır tabii. Buna karşılık duyma organı çok hassastır. En küçük bir çıtırtıyı dahi hemen duyup hisseder.
Tavşanın bölgesini çok iyi bildiğinden tavşan avında yavaş hareket etmek gerekir. Zaman zaman duraklamak faydalıdır. Eğer tavşan köpeği atlatmış veya köpek kokusunu alamamış ise, hizasına gelen avcıyı genellikle bir miktar geçirdikten sonra ters istikamete kaçar. Bu sebeple çalı, dikenlik, taşlık alanlarda veya dibinde tavşan yatabileceği tahmin edilen yerlere, fırlayan tavşan ileri kaçacak şekilde yanaşmalıdır.Her avda olduğu gibi tavşan avında da tavşanın çeşitli özellikleri ve yaşam alanı bilindiği takdirde, arayıp bulmada ve avı vurmada başarı oranı artar.
Kalkan tavşan vurulamazsa veya tüfek atılamazsa, köpek tavşanı kovar ve tavşan bir daire çizerek ilk kalktığı yerin yakınından geçer. Bu sebeple çok yakın ve süratli izleyen köpeklerin önündeki tavşan uzak mesafelere kaçar. Tavşan avında ağır, fakat izi şaşmadan kovalayan ve arkasından ağlayan köpek makbuldür. Tavşan avında kullanılan köpek çok iyi yetiştirilmiş ve eğitilmiş olmalıdır. Eğitimsiz bir köpekle tavşan avlamaktansa hiç köpek kullanmamak daha iyidir. .
Tavşan avında hava şartları çok önem taşır, rutubetli havalarda kuru ve taşlık yerleri, seyrek çalılıkları kendine yatak yeri olarak seçer. Soğuk havalarda, toprak yığınları kenarlarında yataklanır.
Tavşanların üreme potansiyeli oldukça yüksektir.Kıbrısın iklim şartlarında yılda 4 defa yavrularlar. Tavşan yavruları oldukça gelişmiş halde doğarlar.
TÜFEK SEÇİMİ
Tavşan avı için; düz bir mera av bölgeniz ise, 3-1 tüfek iyi bir tercihdir. Eğer sık ormanlık alanlarda tavşan avına çıkmışsanız 5-4 tüfek tercih nedenidir. Tüfeğin süperpoze (altalta namlulu) yada çifte (yanyana namlulu) olarak seçilmesi avcının tercihine ve zevkine kalmıştır
FİŞEK SEÇİMİ
Tavşan avında fişek olarak 30-34 gr. Saçma numarası 4-5-6’dır. En iyi atış mesafesi 25 m.’dir. 40 metreye kadar iyi bir isabet sağlanırsa da 40 m.’den sonra saçma hüzmesi çok dağılacağından isabet ihtimali azalır ve isabet edecek 1-2 saçma da tavşanı ancak yaralar.
Ruhsatlı kişi başına bir av gününde 1adet avlanılabilir.
Yeşil Baş Ördek
Vücut uzunluğu 51-62cm.'dir. Erkek ve dişi farklıdır. Erkek; isminden de anlaşılacağı gibi parlak yeşil bir başa, sarı-iri bir gagaya, koşu kahverengimsi bir göğüse ve gri renkte gövde yanlarına, sırt ve omuz tüylerine sahiptir. Erkeklerde belirgin olarak kuyruk kıvrık bir görünümdedir. Uçma tüyleri koyu renktedir. Erkek ve dişide ikincil uçma tüyleri (aynası) mavimsidir ve her iki yanında belirgin beyaz renkte bir şerit mevcuttur. Kuyruk tüyleri beyaz, kuyruk alt ve üst tüyleri siyahtır. Dişi genel anlamda boz bir renge ve turuncumsu bir gagaya sahiptir.
Tüm Avrupa, Asya ve Amerika kıtalarında yaşamaktadır. Ülkemizde yerlidir, ancak kuzeyden kışlamak için gelenlerde çoktur. Tüm Türkiye'de gözlenmektedir, ancak Orta Anadolu'daki sulak alanlarda daha yaygındır. Kışın ülkemizde iç göllerin yanında, deniz kıyısında ve lagünlerde de gözlenmektedir.
Tek eşlidirler. Ülkemizde tatlı, hafif tuzlu göller ve sazlıklı durgun göllerde gözlenmekte ve üremektedir. Şubat sonu-mart aylarında eş tutmaya başlayan yeşilbaş, nisan-mayıs aylarında yuva yapmaya başlamaktadır. Yuvayı suyun dışında toprağa yapar. Yuva, göllerin çevresinde yüksek otlar, ekin tarlaları, sık çalılıklar arasında, bazen kovuklarda olmaktadır. Tercihan daha çok suya yakın kamış ve su bitkileri ile gizlenmiş bir yeri seçer. Yuva tüylerle, kuru otlarla ve ince dallarla döşelidir.Yaklaşık 9-13 yumurta bırakırlar. Yavrular yuvadan 50-60 gün sonra uçarlar. Gagaları süzgeç vazifesi görmektedir.Besinleri : tohumlar,meyve ve bitkiler ile böcek, sucul omurgasızlardır.
Ördek de diğer göçmen kuşlar gibi kış başlangıcında Kuzey Avrupa, Balkanlar ve Rusya'dan yurdumuza gelir, kışı yurdumuzda geçirir, baharda yavrular ve daha sonra tekrar kuzeye serin ülkelere geri göç eder.
Yurdumuzda yaklaşık yirmi çeşit üzerinde ördek cinsi tespit edilmiştir. Bunların bir kısmının avı tamamen yasaktır. Ördek avını meskun mahallerden uzak her türlü göl, gölet, deniz, su kanalları, su birikintileri, sazlık alanlarda yapmak mümkündür. Ağır kış şartlarında ördek meskun mahallere daha çok yaklaşabilir. Önemli olan önce ördek avını nerede rahatça yapabileceğinizi tespit etmektir. Özellikle, sabah ve akşam avları için ördeklerin göl-kara-göl güzergahına yakın geçtikleri noktaları bulmak ve oralarda beklemek, gündüzleri ise, sazlıklar arasında bot veya kasık çizmesi ile dolaşarak parlama avı yani ördeğe sessizce yaklaşıp daha sonra havalandığında ateş etmek, veya mühre denilen plastik ördeklerden gölün içinde açık alanlara belli bir düzen dahilinde dizerek yukarıdan geçen ördeklerin ilgisini çekmek suretiyle yapılır.
Mühre avında gizlenmek için etraftaki sazlıklar veya kamuflaj ağlar kullanılır. Ayrıca ördek düdüğü kullanmak daha fazla çekicilik sağlar.
Ördek avı için tavsiye edilecek tüfek çeşitleri yarı otomatik veya süperpoze olup 71 veya 76 cm. namlulu olması gerekir. Ancak parlama avı için daha kısa namlulu açık şoklu tüfek kullanılabilir. 12 kalibre yarı otomatik tüfek kullanacaksanız ful şok takmanız gerekir. Süperpozeyi tercih etseniz de yine şoklar full-full / fuIl-mod. olmalıdır. 12 kalibre için de tavsiye edilen fişek ise, parlama ayında 32-36 gr. 5-7 no. fişek mühre ayında 32-36 gr. 6-7 no. fişek, geçit aylarında 3-5 no. fişektir. Fişeğin gramajını artırmak saçma adedini artırarak bir avantaj olarak görünüyorsa da fişeği hantallaştırmaktadır. Yani fişeğin sürati azalmaktadır, düşük saçma gramajlı ancak barut hakkı fazla olan fişek yüksek geçen ördekte daha iyi netice verir. Hatta Kettner firmasının özel ördek fişekleri 24 gr.dır. Ördeğin, bıldırcın ve çulluk gibi kuşlara nazaran çok hızlı bir hayvan olduğu, vücudunun yağ ve kalın tüy tabakasıyla kaplı olması ördeğe diğer kuşlara nazaran daha dayanıklılık sağlamaktadır. Düşük süratli saçma ördeğe tam olarak işlememektedir.
Ördek avı, kış aylarında olması nedeniyle kalın ve özel giyim gerektirir. Öncelikle içinize yün fanila veya uzun kilot giymelisiniz. Havanın durumuna göre muhtelif kazak ve gömleklerin üstüne av yeleğinizi ve en üste tercihen kamuflaj veya saz rengi parka, altınıza normal pantolon veya su geçirmez özel pantolon giymelisiniz. Çizmeniz yüksek konçlu ve kaliteli kauçuktan olmalı, eğer yürüyüş avı değil de bekleme avı yapıyorsanız veya sandal içindeyseniz, çizmeleriniz en aşağı bir hatta iki numara büyük olmalı ki fazlaca yün çorap giyilebilsin ve arada hava boşluğu kalsın. Ancak günümüzde ayağı sıcak tutmak için bir çok değişik, özel malzemelerden imal edilmiş çoraplar, içlikler ve -40~C'ye kadar dayanıklı botlar mevcuttur. Tabii tüm bu tür malzemeler size ekstra maddi külfet getirecektir.
Ördek avı ve kaz avı en çok teçhizat gerektiren aylardır. Tüm giyiminize ilave olarak av çantanızda mutlaka yedek çorap, pantolon ve eldiven bulundurunuz. Herhangi bir suya düşme veya ıslanma hallerinde hayatımız bu yedek malzemeye bağlıdır. Hiç kimse arkadaşının yedek malzemesine bel bağlamamalıdır. Av bıçağınızın dışında el feneri, düdük, pusula, 5-6 metre sağlam bir ip, küçük bir şişe içinde ispirto, kuş askısı, ördek düdüğü, çakmak ve kış aylarında her zaman küçük bir baltayı av çantanızda bulundurmanızda fayda vardır. Burada önemli olan nokta beklenmedik bir soğuk hava veya ıslanma durumunda ateş yakmayı sağlamaktır. Ördek avlarında yine yanımızda birden fazla yün bere ve şapka bulundurunuz. Hatta çok soğuk havalar için sadece gözleri açıkta bırakan yün berelerden taşıyınız. Çok kalın deri eldivenler yerine 2-3 adet ince yün eldiven taşırsanız, daha rahat atış yapar ıslandıkça kuru eldiven kullanırsınız. Ördek, sürati 100 km yi geçebilen bir kuştur. Parlama ve mühre aylarında ördeğin tam üstüne atış yapmanız yeterlidir. Geçit yapan bir ördeğe atış yapacaksanız, size olan uzaklığı göz önüne alarak makul bir önleme vermeniz şarttır.
Diğer bir nokta da atış sırasında heyecanlanmadan ördeğin iyice yaklaşmasını beklemek ki bu da ördeğin cinsini seçecek veya renklerini görecek kadar yaklaşmasıdır. Siyah olarak gördüğünüz her kuş en aşağı sizden 60-70 metre uzaktadır. Ördek size yaklaşana kadar kesinlikle hareket etmeyin ve gözlerinizi ördeğe dikerek seyretmeyin. Çünkü gözleriniz ördek tarafından yansıtıcı ayna gibi görülecektir. Hiçbir zaman buz tutmuş göl üzerinde yürümeye kalkışmayın. Çok soğuk kış şartlarında ördek kendini buz tutmamış neresini bulursa, oraya atar. Bu durumlarda ördeğin gidebileceği çok fazla adres olmadığı için bulması ve vurması kolaydır.
Sülün
Keklik ve turaçtan oldukça büyüktür.Erkekleri çok renkli, uzun kuyruklu, süslü bir kuştur. Erkeklerde baş, boyun koyu yeşil, madeni lacivert pırıltılıdır. Gözlerinin etrafı çıplak ve koyu kırmızıdır. Kulak arkasındaki tüyler başın arkasında kulak gibi uzamıştır. Boynun altı, ense dibi ve göğüs tüyler koyu kırmızı-kahverengi, mor-erguvani parıltılı, üzerleri enine siyah lekelidir. Karın koyu kahverengi, sırt, omuz ve kanat önü tüyleri kırmızı, uçları siyah ve beyaz bantlıdır. Kanat uçma tüyleri kahverengi, üzerleri pas sarısı bantlıdır. Kuyruk tüyleri uzun, dipte açık gri-kahverengi uca doğru kızıl kahverengi ve enine geniş siyah bantlıdır. Dişilerin rengi açık gri kahverengi, boyun ve göğüs açık erguvani parıltılı ve enine koyu lekelidir. Karın açık, enine lekeli, kuyruk uzun açık gri kahverengi, üzeri siyah, koyu kahverengi bantlıdır. Her ikisinde gaga ve ayaklar boynuz rengi, erkeklerin ayağında mahmuz bulunur. Büyük bir gürültüyle dikine havalanır, bir müddet sonra ara sıra kanat vurarak ve süzülerek düz bir doğrultuda uçar. Genellikle sessizdirler. Erkekler horozu andırır.Boy erkeklerde 75-85 cm., dişilerde 53-63 cm.dir
Denizden 400 m. yüksekliğe kadar olan mıntıkalarda orman kenarında, sulak, ağaçlık yerlerde, ekili alanların çevrelerindeki çalılıklarda yaşarlar. Yuvasını yerde yapar, zeytuni benekli 12-16 yumurtlar. Kuluçka süresi 24 gündür. Yavrular 2 haftada analarıyla ağaçlara tüneyecek kadar uçabilirler. 3 haftada iyice uçarlar. Geceleri ağaçlarda tünerler. Meyveler, taneler, bitki yumruları, ot tohumları ve böceklerle beslenirler. Yurdumuzda doğal olarak Samsun, Sinop, Zonguldak, Sakarya, Kocaeli, illerinde, İstanbul'un Şile, Terkoz, Beykoz, Sarıyer, Çatalca, Kırklareli'nin Vize, Saray, Tekirdağ'ın Çorlu Çerkezköy, Bursa'nın Karacabey ve M. Kemalpaşa ilçelerinde bulunur
Çil
(Galliformes) sınıfından (Phasianidae) ailesinden ve Keklikgiller (Perdicinae) alt ailesinden ova kuşu. Yıl boyunca iyi kamufle olabiliyor.
Yuvarlıkımsı bir vücudu ve kısa kuyruğu olan bu kuşun boyu 30cm. Uçmaktansa yerde yürümeyi tercih ediyor. Kamburumsu bir şekilde yürüyor ve korktuğu zamnan da başı yukarıda dik olarak yürüyerek uzaklaşıyor sadece çok sıkıştırıldığı zaman uçuyor.
Bütün Keklikler gibi sabah erken ve öğleden sonra geç saatlerde, hava kararmaya yaklaşırken bulabildikleri herşeyle (meyve,kurt,tohum) beslenirler.
Erkek Çil kafasındaki belirgin sarı-kırmızı renklerin yanısıra göğsündeki büyük siyah noktadan da ayırtedilebilir. Dişi Çil gri renk olup üzerinde kahverengi ve sarı çizgilerden ayırtedilebilir.
Üreme mevsimleri Ocak-Şubat ayıda başlar. Çil 10-20 arası yumurtlar. Ötüşü geçici bir "kerrek"ten ibarettir. Kuş tedirgin olduğunda bu ses tekrar eder.
ÜVEYİK
Kolyeli kumrudan biraz küçüktür. Erginlerin başı mavi gri, yanaklar açık erguvani, kursak ve göğüs koyu şarabi, karın ve kuyruk altı tüyleri beyazdır. Bunun yanlarında enine üç siyah, kenarı beyaz şerit bulunur. Sırtı ve kanat uçları beyazdır. Kuyruk altı gri siyah, ucu beyazdır. Gaga koyu gri, bacaklar kirli kırmızıdır. Boyu 28 sm.dir. Sert ve hızlı uçar.
Yurdumuza ilkbaharda gelir. Ağaçlık geniş tarım alanlarında, orman kenarlarında, bağ ve bahçelerde yaşar. Ağaç dallarında ve sık çalılar arasında yuva yapar. 2 yumurta yumurtlar. 2 hafta kuluçkada yatar. ılıman bölgelerde yılda 2 kez kuluçka çıkarır. Her türlü tane, tohum, tomurcuk, üzümsü meyveler ve mantarları yiyerek beslenir. Yurdumuzun her tarafında rastlanır.
Geyik
YAYILDIKLARI YERLER
YURTİÇİ:Trakya'da Istıranca ormanlarında,Adapazarı,Bolu, Kastamonu ve Sinop ormanlarına geniş yayılış gösterirler. İç Anadolu'nun kuzeyinde Kızılcahamam, Beypazarı, Nallıhan, Çerkeş, Ilgaz ormanlarında, Eskişehir, Kütahya çevresindeki ormanlarda. Afyon civarındaki Akdağ'da,Marmara Bölgesinde Bursa, Bilecik, Balıkesir civarındaki ormanlarda, Manisa, Denizli çevresinde, Torosların Beyşehir, Akseki kesiminde Kahramanmaraş'ın Binboğa dağlarındaki ormanlarında, Doğu Karadeniz'de Artvin ormanlarında, Doğu Anadolu'da Kığı, Hozat, Solhan, ormanları ile Cudi dağında yayılış gösterirler.
YURTDIŞI: Avrupa''nın hemen hemen bütün ülkelerinde, Kırım, Ukrayna , Kafkasya, Kuzey İran, Afganitan, Kuzey Afrika'da Cezayir ve Tunus'ta bulunmaktadırlar.
YAPISAL ÖZELLİKLERİ: Erkekleri çatallı büyük boynuzlar taşır. Boynuzlarını her yıl mart nisan aylarında atarlar.Bu aylarda erkek geyikler boynuzsuzdur yada çok kısa boynuz sürgünleri vardır.Yeni boynuz ağustos ayına kadar gelişir. Bir deriyle kaplı boynuz ağustosta sertleşir, haziran-ağustos ayları arasında erkek geyiklerin tüylü bir deriyle kaplı boynuzları kısa ve küt görünür. Tekeler boynuzlarını ağaçlara sürerek derisini atarlar.Dişileri boynuzsuzdur.
RENKLERİ: Geyikler yazın kızıl kahverengi, kışın ise gri kahverengidir.Karın kısmı açık renklidir. Kuyruk sokumunda aşağı doğru inen açık renkli bir ayna bulunur. Çiftleşme mevsiminde ve kışın erkeklerin boyunlarında koyu renkli uzunca yele kılları oluşur. Yavrular doğduklarında ve onu izleyen dört hafta süresince beyaz beneklidirler, daha sonra renkleri tekdüze olur.
BÜYÜKLÜKLERİ: İri hayvanlardır. Boyları 265, omuz yükseklikleri 150, kuyrukları 20 cm;ağırlıkları 200 kg kadardır.
DOĞURMA ZAMANLARI: Gebelik süreleri 252 gündür; doğum haziran ayında olur;yavrular 4-9 ay süt emerler; 1-2 yıl analarını izleyebilirler.
DOĞURMA ORTAMLARI: Mağara, taş oyuklar, sık çalılık yerler.
YAVRU SAYISI: 13-18 kg ağırlığında 1 yavru doğururlar.
ERGİNLEŞME SÜRELERİ: Yaklaşık 1 yıl.12-15 yıl yaşarlar. Fakat 26 yaşında olan bilinmektedir.
ÇEVRE AÇISINDAN ÖNEMLERİ: Yurdumuzdaki bu geniş yayılışa karşın sayıları çok azalmış, birçok bölgede soyları ya tükenmiş yada tükenmek üzeredir
DEĞERLİ KISIMLARI: Post,deri ve boynuzlarıdır.
NOT: Avları yasaktır. Fakat bazı bölgelerde (ANTALYA)denetimli olarak avlanılabilir.
AYI
Boyun kısa ve çok kaslıdır. Gövde toparlak ve silindir biçimindedir. Bacakları kısa ve pençeleri beş parmaklıdır. Postunun rengi açık kahverengi ile siyah denilecek kadar koyu kahverengidir. Boyu ortalama 1.3-2 m., yüksekliği 80-120 cm. ağırlığı 150-250 kg.dır. Çiftleşme zamanı mayıs ve haziran ayıdır. Dişi doğumu yaklaştığında çukurlarda ya da mağaralarda uygun bir yer arar. Aralık ve şubat aylarında 1-3 yavru doğurur. Ayıların 50-60 yıl yaşadıkları ve 30 yaşına kadar da yavruladıkları belirlenmiştir.
Ayı, gündüzleri zorlukla girilebilen sık ormanlık yerlerde geçirir. Ancak ortalık ağarmaya başlayınca avını aramaya başlar.
Ülkemizde en çok bulunan ayı türüdür. Bu ayı türü Anadolu'nun özellikle Doğu Karadeniz bölgesinde yaşar. Ayı; Karadeniz'in sık ormanlarla kaplı yerlerinde, Akdeniz'in Toros dağlarında ve özellikle Doğu Anadolu'da bulunmaktadır. En çok karşılaşıldığı yerler; Bolu'nun Gerede, Mengen, Seben, Mudurnu, Zonguldak'ta Devrek, Yenice, Ulus, Safranbolu, Kastamonu'nun Daday, Azdavay, Aras, Taşköprü, Sinop'un Aynacak, Gerze ilçeleri ormanları ve Ordu, Giresun, Trabzon, Rize illerinin sık ormanlarında, Erzurum ovası, Tunceli, Bitlis, Sarıkamış ormanları, Nemrut dağlarıyla Güneydoğu dağ zinciri içinde yer alan Van, Çatak, Şırnak, Hakkari'nin Cilo dağları, Bursa Uludağ, Balıkesir'in Kazdağı ve çevresidir. İzmit, Adapazarı, Bilecik, Bursa'nın Katırlı dağları, Kastamonu ve Karadeniz sahillerinde, İnebolu, Bartın ve Cide dolayında bulunan ufak ayılara Boğmaklı, bazı yerlerde de Tasmalı, Kordelalı ve Kemer ayı denilmektedir. Kastamonu ve Ilgaz dolaylarında iri ayılarla karşılaşılmaktadır. Bu ayılara bu çevrede yeleli ayı denir. Ayının başı alın kısmından düz olup ağzına doğru sivrilmektedir. Gözleri çukurda ve küçüktür. Dişleri güçlüdür ama keskin değildir.
Kurt
Familyasının en iri ve en kuvvetli hayvanıdır. Kuvvetli çene adalelerinden ötürü dip tarafı geniş olan baş, öne doğru sivrilmiştir. Kulakları dik ve orta uzunluktadır. Boyun kısmı kalın ve çok kuvvetlidir. Göğüs geniş ve güçlü, arka kısmı ise öne göre daha incedir. Karın içe çekiktir. Bacakları ince ve kuru, pençeleri büyük ve kuvvetlidir. Kuyruğu meyilli olarak sarkar. Rengi değişik olmakla beraber genel olarak sırtı koyu esmer, karın attı ve bacakların iç kısmı açık kirli sarı renktedir. Ön bacakların ön kısmında siyah bir çizgi vardır. Kuyruk daha koyu renkte ve uç kısmı siyahtır. Omuz başında "'V" şeklinde bir koyuluk vardır. Burun koyu renktir ve ucu siyahtır.
Beslenmesine bağlı olarak, yapraklı, ibreli, karışık ormanlarda, çalılık yerlerde, steplerde yaşar. Bulunduğu yere kolaylıkla uyum Sağlar.
Genel olarak geceleri hareket eder ve avlanır. Kış aylarında gündüzleri de dolaşırlar. Toplu olarak ve tek başına durmadan dolaşırlar. Bir gecede 40-70 km. kat ettikleri olur. Gücünün yettiği bütün hayvanları avlarlar. Çift tırnaklı bütün av hayvanlarını tavşan, porsuk, tilki, kirpi, fare gibi hayvanları avlayarak beslenirler. Evcil hayvan sürülerine saldırırlar. Sürü halinde ve kovalayarak avlandıkları için öncelikle hasta, zayıf ve sakat hayvanlarla yavruları avlarlar. Yiyeceğinden çok hayvanı boğarak öldürür ve evcil hayvan sürülerine zarar verirler. Aç kalınca deri, kemik ve boynuz gibi şeyleri de yerler. Aralık ortası ve şubat başı arasında kızışır ve çiftleşirler. 9 haftalık bir gebelikten sonra 3-8 arası yavru doğururlar. Ormanın sıklıklarında kaya oyuklarında genişlettikleri toprak inlerde yuvalanır ve yavrularlar. Sesleri uluma şeklindedir. Avlarına saldırırken veya korku anlarında köpek havlaması gibi kısa kesik ve aralıklı olarak tiz bir sesle havlarlar. Yavrular iki yaşında erginleşir. 14-16 yıl yaşarlar.
Köpekgillerden kurt, yurdun her yerinde özellikle iç Anadolu'da; Ankara, Kara denizde; Sinop, Bolu, Zonguldak, Güneyde Antalya, Muğla, Denizli, Doğuda Erzurum, Muş, Hakkari gibi hemen hemen yurdun her yerinde ve yerleşim bölgelerinden uzakta yaşarlar.
Karaca
YAŞAMA ORTAMI
Alt tabakası zengin yapraklı koru ormanlarını, ibreli-yapraklı karışık ormanları ve baltalıkları sever. Tarım alanlarının ormanla iç içe olduğu yerleri, bol miktarda çayırlık ve açıklıkların bulunduğu yapraklı korulukları ve korulu baltalıkları tercih eder.
BİYOLOJİK ÖZELLİKLERİ
Gece ve gündüz yayılır. Genellikle akşam ve sabah saatlerinde, bazen öğleden sonraları ve aydınlık gece yarısından sonra otlar. Atlayarak ve sıçrayarak hareket eder, sadece otlarken yürür. Yerine bağlı bir hayvandır, çevresinden ayrılmaz. Sonbahardan ilkbahara kadar yaşlı bir dişinin güttüğü irili ufaklı gruplar, kışın ise grupların birleşmesiyle küçük sürüler teşkil ederler. Yaşlı erkekler ilkbaharda genellikle tek gezerler. Haziranda çiftleşirler. Gebelik süresi 11 aydır. Genellikle ikiz doğururlar. Yavrular doğduklarında ve ilk altı haftada iri beyaz beneklidirler. Taze sürgün, tomurcuk, yaprak ve ot yiyerek beslenirler. Üzümsü meyveler, kestane, meşe palamudu, yabani armut, erik gibi meyveler, yosunlar, mantarlar diğer gıdalarını teşkil eder. 15 yıl kadar yaşarlar.
NERELERDE BULUNUR
Yurdumuzdaki geniş yayılış alanına rağmen sayıca çok azalmıştır.
SUNA ÖRDEK
Bazı yörelerde "Alkuşaklı Kaz, Hanım Ördeği, Kuşaklı Ördek" gibi adları vardır. Kaza benzeyen büyük ördeklerdir. Erişkinlerin baş ve boyunları çok koyu yeşildir. Kursak bölgesi ve boynun arkasında beyaz renkli bir halka vardır. Bunun altında geniş kırmızımsı bir kuşak bulunur ki bu kuşak, sırtın ön kısmı ile göğsün ön kısmını birbirine bağlar. Erkeklerde kuluçka dönemi gaga dibinde kırmızı bir çıkıntı (hörgüç) bulunur ve bu hörgüç erkeği görünüş bakımındn dişiden ayırır. Bunun haricinde erkek ve dişi birbirlerinin aynıdır. Ancak gençlerinde kırmızımzı kahverengi kuşak bulunmaz.
Ülkemizde Güney Doğu hariç hemen her yerde bulunur. Trakya ve Marmara bölgesinde kuluçka çıkardıkları olur. Deniz ve tuzlu göl kenarlarını tercih ederler. Monogom kuşlardır. Yani eşler birbirlerinden ayrılmazlar. Aynı yuvayı 5-6 yıl kullandıkları görülmüştür. Yuvalarını mağara kovuklarına yaparlar. Bu yuvalara 8-12 arası yumurta bırakırlar. Beslenmeleri genel olarak hayvansaldır. Dalıcı ördeklerden değildirler. Sayıları son yıllarda azalış göstermeye başlamış ve en son görüldükleri bazı yerlerde görülmez olmuşlardır. Boyları 61cm.civarındadır.
Ülkemizde avlanması yasaktır.