Ben avın bölge bölge kapatılmasını ilke olarak doğru buluyorum. Sezon boyunca her yerin açık olduğunu düşünün. Sonra mesela İzmir gibi büyük kentin avcı sayısını düşünün ve bir de bu güruhun içinde avcılık kültürü, vicdanı, adabı olmayanları hesaba katın. Tüm dağları, nerede daha çoksa öncelikli olak üzere temize havale ederler.
E peki böyle yığılma olmuyor mu? Oluyor ama diğer türlü de geriye üreyecek nesil hiç kalmaz. Sorun hesapsız kitapsız avlanmakda. Forumda son derece üzülerek okuduğum, çok avlayanı taltif etmeler, kırmışınız demeler, vuramayanın "neyse şimdilik böyle" demesi, limiti dolduramadık hayıflanmaları falan buz dağının görünen kısmı.
Yasaklı bölgelerde ise, oralara yakın yaşayan, avlağı, denetleyeni, ıvırını zıvırını tanıyan, bir şeyleri kıvırmak için minareye kılıfı hazır etmiş cebine katmış olanların özellikle yasa dışı avcılık yaptığını da biliyoruz. Hatta kanımca MAK'da yasak bölgeleri tespit vs için seçilen temsilcilerden bazıları kasıtlı olarak çok yeri yasak ediyor ki, nasılsa kendisine engel yok. Yani yasak bölgenin de yasağa uyanı var uymayanı var. Köylünün yasağa uyanı var uymayanı var. Yine de inanıyorum ki yasak bölgelerde avlananların "ÇOK BÜYÜK KISMI" o avlağa yakın yerde oturan, avlağa yakın insanlar.
Demeye çalıştığım ne yasak bölge olması olmaması, ne köylü, ne kentli. Esas sorun denetleyememek ve av kültürünün günümüz şartlarına uymaması. Bugün avı kırma zamanı değil. Ne göçmen ne yerlisi için. Yaşatmayı ilke edinememiş insanların günümüz avcısı olmasına imkan yok.
Ne olacak? Zorunun çözülmesi için kısa vadede avcıların kavga gürültüye yer vermeden denetlemeye başlaması lazım. Kesinlikle kendilerini kolluk kuvveti yerine koymadan. Sonra zamanla bilinçli avcıların avranışlarıyla örnek olmasını vesaire bekleyerek 1-2 asır beklemek...