Soğuk bir günde dayanamayıp göle girmiştik. Soğuk insanın kanını donduruyordu. Tabi bu söylediklerim av teçhizatı yeterli olmayanlar içindi. Arkadaşların ısrarı ile hiçte sevmediğim bir avlağa girdik. Burası bir manda yoluydu. Arkamızda dibi cilim yürümesi fermana mahsus bir ayna. Önümüzde adım atamayacağımız bir kısa sarı sazlık. Çünkü batıyor. Sarı sazlığın önü yine ayna ve gogoluk. O gogolarda da aynen bizim gibi sırayla duran avcılar. Arkadaşımız Halit kalp hastası bu avlağı tercih etmemizin daha doğrusu onların tercih etmesinin nedeni de o. Halit’in yeğeni o zamanlar öğrenci şimdi veteriner hekim Evren, yine bizim arkadaşlarımızdan avcı olduğunu sonradan öğrendiğim Yaşar. Ha bu arada Yaşar ne zaman göle girse ıslanır. Birde Aytekin. Yerlerimizi aldıktan sonra beklemeye başladık. Şans bu ya ben 2 dakika içerisinde 2 yeşili indirdim. Bir taraftan Evren, bravo Atila amca diye bağırıyor, diğer taraftan Yaşar helal sana Atila diye bağırıyor. Güç bela susturduk. Bu arada Halit fazla yürüyemediğinden hemen girişteki gogolarda duruyor. Ama sanki onun olduğu yer savaş alanı gibi. Sağım solum, karşımdakiler sanki harp ilan ettiler. Hava aydınlanmaya başladığında milletin alçak yüksek demeden ne geçerse ona attığını fark ettim. Herkeze bir dahaki hafta Milli parkların verdiği haritanın arkasındaki sorduğum kuşu tanımayanı ava sokmayacağım diye seslendim. Her kafadan bir ses çıktı haklısın diyenler, alkışlayanlar. Zaten topu, topu 9 bilemedin 10 kişi falanız. Milletin çıkmaya niyeti yok. Ördek çok yüksek geçiyor, deniz yakın zaten başka şekilde olmaz, ancak karayel esecek ki ördek alçalsın ve sürekli gezinsin. Bu arada karşıdan bir ördek alçaldı geliyor, önümdeki avcılardan birisi tüfeğini doğrulttu 5 ya da 6 kez ateş etti anlaşılan tüfeğinde takoz yok ve uzatması var. Ördek yara aldı, alçalmaya başladı. İstikamet bizim Yaşarın üzerine. Yaşar tüfeği omuzladı, ateş etme diye seslen semde ateş etti. Tabi ben bıldırcın avından sakarlığını bildiğim için mesafemiz bayağı vardı. Bu arada ördek düştü. Karşıdaki avcı bana bağırıyor Atila ağabey ördeğimi gördün mü? Atila ağabey nereye düştü. Adamı tanımıyorum bile az önce ben ördekleri vurduğumda bizimkiler feryat figan bağırtınca öğrendi demek ki. Adam bir hışımla bizim geçilmez sandığımız yeri dolaştı yanımıza geldi. Şuralara düştü dedim. Adam dakikalarca aradı. Ördeği bulamadı. Geri dönmek zorunda kaldı. Ağabey vapur gibi yeşil ördekti. Gözlerini bile gördüm diye, diye gitti. Çıkarken Yaşar utana sıkıla ördeği omu vurdu diye sordu. Ben de evet sana seslendim ama duymadın dedim. Yavaş, yavaş sohbet ederek önce Evren’i, sonra Aytekin’i aldık Halit’in yanına geldik. Halit ne var ne yoksa hepsini atmış ama çok yufka yürekli olduğu için can yakmamış. Yaşar bizim çok sevdiğimiz bir arkadaşımız tam bir Çerkez Beyefendisi. Büyüğünü küçüğünü, nerde ne konuşulacağını bilen birisi. Ama yaptığı olayı yanına bırakmamam gerekiyor. Fırsat kolluyorum. Tam o sırada Aytekin neydi o adamın telaşı karşıdan sizin yanınıza geldi dedi. Yaşar yok bir şey ördek düşürmüş dedi. Bende arkadaşlar size bir şey soracağım, benim bildiğim Çerkezler eskiden at çalarmış, doğru biliyorum değil mi dedim. Halit hemen daldı müdürüm sen daha iyi bilirsin senin annen de Çerkezlik yok mu dedi. Ya bende öyle biliyorum da bizim Yaşar evrim geçirmiş artık ördek çalıyor dedim. Günün mezesi belli olmuştu ismi Yaşar’dı. İyi ki varsın Yaşar.