Sabah kahvaltısında hindi yenirmi demeyin. Yanınızda Muzo (Muzaffer) ve benim hala oğlu Arif olursa her şey yenir.Arif abi Kunduz Ormanlarında Yangın kulesinde bekçilik yapar. Biz arada sırada ava gitmediğimiz zamanlarda onun ziyaretine gideriz. Babadan keskin avcıdır. Ee dayı da avcı olunca onunda avcılığı kaçınılmaz olur tabi. Ama hayatında uçara hiç atmamıştır. Onun işi tavşan ve domuzdur. Ama benimle kekliğede gelir ara sıra . Sadece gezer silah bile almaz. Sabah çok erken saatte Arif abi ve Muzonun seslerini duydum bir şeyler konuşuyorlardı aldırmadım. Hindiyi kesmek için bıçak arıyorlarmış. Bulamamışlar büyük bir tırnak makası varmıı tırnakmakasınında çakısı, Arif abi diyormuş ki bıçak nerde olursa olsun keskin olmalı, bak benim tırnak makası olmasaydı bu hindiyi kesemeyecektik . Halbuki bıçaklar gözlerinin önünde duruyormuş görememişler. Ben kalktım mis gibi et kokuyor tavuk kestiler sandım. Hindiyi kesmişler yolmaya hiç uğraşmamışlar, tulum çıkarmışlar, büyük bir kazana koymuşlar kapağını kapatıp hamurla kapağı sıvamışlar. Müthiş bir kapama kebap olmuştu. Çamların altında sabahın 6 sında patyalar ve çimlerin üzerinda nefis bir kahvaltı. Semaverde var ama görünmüyor, Muzonun fotoğrafçılığı o kadar. Evet Arif abi bizi karşısına almış kahvaltı yapıyoruz. Yeşil kazaklı olan Muzo. Ne günlerdi. Umarım uzun yıllar birlikteliğimiz devam eder. Vezirköprüye her gitmemde mutlaka ikisinide ziyaret ederim.Muzo artı ava gitmiyor.