1939 yılında Naziler’in emellerine ulaşabilmek için başlattığı saldırılar nedeniyle, Sovyet Rusya’nın esiri olan 300.000 Polonyalı asker serbest bırakılır ve İngilizlerin yönetiminde bulunan İran’a gönderilerek, Nazilerle savaşmak için görevlendirilir. İşte Ayı Wojtek’in hikayesi de tam burada başlıyor Sovyet Rusya’nın baskılı rejiminden kaçan Polonyalı Irena Bokiewicz, Hamadan yakınlarında küçük bir çocuğun yanında annesiz kalmış yavru ayıyı görür ve yiyecek karşılığında satın alır. Git gide irileşen ayı’ya daha fazla bakamayacağını anlayan Irena, yavru ayıyı o dönemde İran’da görev yapan Polonya 22. topçu birliğine emanet eder. Polonyalı askerler, bu küçük ve sevimli ayıyı öyle severler ki adeta evlat edinirler. Adını da Slav kökenli bir isim olan ve gülümseyen savaşçı anlamına gelen Wojtek koyarlar. Askerler, yutma problemi olan Ayı Wojtek’i önce boş Votka şişelerine doldurdukları sütle beslerler. Zaman ilerledikçe de reçel, bal, meyve, şurup gibi besinler de eklenir ve Wojtek, 1 senenin ardından tam bir ayı olur. Ayı Wojtek artık tam bir asker hayatı yaşamaya başlıyor ve bira içmeye, sigara çiğnemeye, diğer askerler gibi çadırda yatmaya ve hatta mıntıka temizliği bile yapmaya başlıyor…
2011 yılında The Bear That Went To War (Savaşa katılan Ayı – Wojtek) isimli BBC belgeseline konuşan Polonya birliğinden Wojciech Narebski kendi ağzından şu sözleri söylüyor: İşgale uğramış ülkelerinde esir düşmüş askerlerden bahsediyoruz. Ülkelerini kaybettikleri yetmemiş bir de Rusların ölümcül çalışma kamplarında tutulmuşlar. Sonra yine savaşa katılmak zorunda kalmışlar. Yıllardır ailelerini, çocuklarını görmemişler. Neredeler bilmiyorlar, savaş ne zaman bitecek belli değil. Voytek o dönemde bizim için yaşama sevinci demekti. Askerlerin moral ihtiyacını tüm şirinliğiyle o karşılıyordu.
Polonyalı 22. topçu birliği, 1944 yılında İngiliz kuvvetleriyle birleşerek İtalya’ya hareket etmek zorunda kalacaktı; ancak hiçbir asker, Ayı Wojtek’ten ayrılmak istemiyordu. İngiliz birliğinin de bir ayı’yı kabul etmeyeceklerini düşünerek, Ayı Wojtek’i resmi olarak Onbaşı yapmaya karar veriyorlar. Ve hatta Onbaşı maaş kağıdı bile var.
Polonya birliğini Napoli Limanı’nda karşılayan Mareşal Bernard Montgomery, kendi ağzından ilk karşılaşmayı şu şekilde anlatıyor:
1944 Şubat ortalarıydı. Alman ve İtalyanlara karşı Roma’da çarpışacak birlikleri topluyorduk. İskenderiye’den gelen askerler Napoli Limanı’na inerken elimdeki listeden yoklama yapıyordum. Elimdeki listeye göre sadece bir asker eksik gözüküyordu. Onbaşı Wojtek adında biri. Firar etti diye düşünerek adını bir iki sefer tekrarladım. Sonra Polonyalı askerlerden biri o İngilizce bilmez, sadece Lehçe ve Farsça anlar dedi… Ve gemiden dev bir ayı çıktı. Birliğin en popüler askeriymiş. Adı Onbaşı Wojtek!
2. Dünya savaşının en zorlu mücadelelerinden birisinin yaşandığı Roma yakınlarındaki Monte Cassino tepesi, Almanların savaş tarihine geçen güçlü savunması ile Polonya askerleri başta olmak üzere müttefiklerin çok ağır kayıplara neden olur. Onbaşı Ayı Wojtek’in cephe gerisinde, bugün bile kullanımına devam edilen Howitzer mermisi taşıdığına yemin eden onlarca asker vardır. Wojtek’in yardımları nedeniyle Polonyalı 22. topçu birliğinin arması top mermisi taşıyan bir ayı figürü ile değiştirilir.
2. Dünya savaşı biter ve birliklerin Polonya‘ya dönmesi gerekir. Ancak Sovyet Rusya kontrolünde olan Polonya‘da esir gibi yaşamayı reddeden 3000 kadar Polonyalı asker, Ayı Wojtek ile beraber İskoçya’ya yerleşir. Ayı Wojtek, 1947 yılında İskoçya’nın Edinburg Hayvanat Bahçesi’ne konulur ve Polonya‘ya dönen askerlerin büyük bir kısmı Sovyetler tarafından hapishaneye atılır ya da zorunlu olarak çalıştırılır.
Onbaşı Ayı Wojtek, 1963 yılının aralık ayında 230 kg ve 1,80 boyunda hayata gözlerini yumar. Bugün Polonya’da, Londra İmparatorluk Savaş Müzesi, Kanada Savaş Müzesi’nde, Krakow’da bulunan Jordana Parkında Ayı Wojtek’in heykelleri ve anma bölümleri bulunuyor.
İnsanlık tarihinin en kanlı savaşlarından birisidir 2. Dünya savaşı. Sanırım o vahşetten geriye kalan sadakat dolu sıcak hikayelerden birisi de Ayı Wojtek’in İran’dan İskoçya’ya uzanan hayatıdır…