Gönderen Konu: Doğanın Türkiye'ye Dersi: Avlan Gölü  (Okunma sayısı 4504 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Hüseyin BAŞARIR

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 652
  • Thanked: 470 times
Doğanın Türkiye'ye Dersi: Avlan Gölü
« : 24 Ocak 2010, 23:02:14 »
Doğanın Türkiye'ye dersi: Avlan Gölü  30 Aralık 2009 Çarşamba, 19:50   DOĞA-GEZİ-TATİL

Tuba KARANFİL

Bir gün eminim sizin de yolunuz düşmüştür yol üstünde küçük bir yerleşim yerine; yemek yenilecek ve gidilecek yere doğru yola düşülecektir . Ve hemen araştırma başlar,ne yenir nerede yenir diye. Mütevazi bir lokantada, o yörenin güzel yemekleri yenirken,bir taraftan da küçük mekanın duvarlarında dolaşır gözleriniz. Çoğu zaman bir şelale, yanında bir değirmen, bir orman tablosu ve içinde olunası bir kulübe ya da , dalgalı bir denizde beyaz köpüklerin arasında,lacivert sularda yol alan bir tekne ile burun buruna gelirsiniz ve bilirsiniz ki ne şelale, ne orman ne de deniz var olandır, düşlerden taşınmış tablolardır.

İşte Todosk ( Toroslar Doğa Sporları Kulübü ) 2007 Kızlarsivrisi Yaz Şenliği için mola verdiğimiz Elmalı ‘da bir lokantanın duvarında göz göze geldim böyle bir tablo sandığım muhteşem Avlan gölü fotoğrafıyla. Çamkuyular Kamp Alanından dönüşte suya hasret bataklık görünümündeki göl alanı aşağıda göründüğünde, lokanta sahibinin neden anlamlı bir şekilde “ tablo olur mu , o gerçek bir göl, inişte çok daha rahat görebilirsiniz” dediğini anladım.

Sureti ile aslı arasında bir benzerlik kuramadığım Avlan Gölü ‘nün hazin hikayesine, tarihin sayfalarındaki yolculuğum işte böyle başladı.

Avlan Gölü, Antalya ilinin 75 km güneybatısında Toros Dağ kuşağı içerisinde, Susuz Dağı eteklerinde karstik kökenli( kaya tuzu, jips, kalker gibi çözünebilen tabakaların bulunduğu sahalar), yaklaşık 10 km karelik bir alana yayılan, deniz seviyesinden 1043 metre yükseklikte, Elmalı polyesinde ( karbonatlı kayalardan meydana gelmiş yüksek dağlar arasında bulunan geniş düzlük ya da ovalar) bir göl.

Doç. Dr. F. Sancar Ozaner’in belirttiği üzere, Elmalı ovası ve çevresi M.Ö V. bin yıldan bu yana iskan edilmektedir (Bilinen tarihinin M.Ö 5. ve 4. yüzyıllarda Likyalılarla başladığı düşünülürse tarihin karanlıklarında kalmış uzun bir süreç).

Bu uzun dönemli yerleşimi sağlayan en önemli doğal kaynak Karagöl ve Avlan gölleridir. Antik dönemde bu sulak alanlar, bir uygarlığın gelişmesi için gerekli olan kaynakların birçoğunu sağlayan ekosistemleri oluşturdu. Balıkçılık, avcılık, hayvancılık, nem durumuna göre farklı ürünlerin yetiştirilmesine olanak sağlayan toprağa bağlı olarak tarım, geçim kaynakları oldu. Yılın 6-7 ayında 850 hektarlık sahayı işgal eden Avlan Gölü, yaz aylarında göl tabanında yer alan düdenler (kalkerli arazide erime ile oluşan daire biçimli kapalı çukurluklar, yeraltı sularını birbirine bağlayan kanallar) ve göl yüzeyinden olan buharlaşma yoluyla daralmakta, diğer yandan göl sınırlarındaki bu yıllık değişimlerin yanı sıra, 10 ve 20 yıllık periyotlarla taşan, Göğü Çayı ve Akçay‘ın etkisiyle, göllerin alanı daha da genişlemekte ve göllerin çevresindeki alanlar mineralce zengin alüvyonla yenilenmekteydi. Polye ovasının taşkına uğrayan bu kesimleri yüksek taban suyu nedeniyle antik dönemde mera olarak kullanılıyor, yer yer de nohut, mısır ekiliyordu.

Anlaşılacağı üzere, suları bir dönem çekilse de göllerin oluşturduğu ekosistem, kendini yenileyici ve doğal döngüyü koruyucu özelliğini, bir müdahale olmadığı takdirde sürdürebilmekteydi.

Ve nasıl oldu da binlerce yıl sahip çıkılan, varlığının, geçiminin yegane dayanağı olan bu ekosistemin, bir mirasın yok olmasına izin verildi? DSİ tarafından yaban sulak yaşam alanları, bataklıklar, tarım arazisi yapılmak, tarıma su temin etmek amacıyla ya kurutuldu, ya da baraj yapıldı.

Bu dönemde, Osmanlı döneminden kalma tapularda, gölün ve çevre dağların sahibi görünen, kuruyan göle sahip çıkmak için gölün kurutulmasını talep eden, ağa aileleri ile çevre köyler arasında toprak anlaşmazlığı baş gösterdi, köylüler de topraktan pay isteyince dönemin siyasi tarihinde yer alacak bir mücadele başlamış oldu.

Ağalar ve köylüler arasındaki toprak mücadelesi 1974 yılında Ecevit hükümeti zamanına kadar sürdü ve gölün mülkiyetinin devlete geçmesiyle son buldu.

Köylülerin Avlan Gölü’nün kurutulup tarım arazisine dönüştürülmesi talebi üzerine, 1978 yılında gölün suyunu Finike yönüne akıtacak olan 5.5 km'lik tünelin yapımına başlandı. (DSİ Karagöl ve Avlan Projesi Taşkın Tesisleri Planlama Raporunun ardından başlatılan proje uygulaması ile ) 2 yılda tamamlanan tünelle, göl tamamen kurutuldu.

Avlan Gölü ‘ne akıtılan Karagöl kurutularak 20 yıl taksitle 813 çiftçiye satıldı, Avlan‘da da 10 bin dönümlük göl arazisinde köylüler devlete ödedikleri düşük bir kira bedeli karşılığında ekim yapmaya başladılar.

Ve sonra n'oldu da, gölün kurutulması talebinde bulunan köylüler de dahil olmak üzere, 01.08.2003 tarihinde Elmalı ilçesine bağlı 37 köyün muhtarları ve bir belediye başkanını 3000'e yakın imzayla Çevre Bakanlığı'na, Avlan’daki eski gölün yeniden oluşturulması için talepte bulunur hale getirdi ?

Doğa binlerce yıldır süregelen döngüye müdahele eden insanoğlunu asla affetmedi!

Elmalı ilçesi Meteoroloji İstasyonu‘nun gölün kurutulduğu dönemde elde ettiği verilere göre, yıllık ortalama sıcaklık 0.6 derece arttı, yıllık toplam yağışta 1976 sonrasında 41.7 kg azalma oldu ve değerlendirmede anlaşıldığı üzere, Akdeniz iklimi ile karasal iklim arasında geçiş gösteren iklim özelliği daha karasal bir hal aldı.

Elmalı Ovasında göllerin kurutulmasından sonra, taban suyu seviyesinde de büyük düşüşler oldu. 5-18 metreler arasında çıkan yer altı suyu, 60-90 metrelere indi ve bu düşüş toprakta tuzlanmaya neden oldu.

Sulak alanların kurutulmasından sonra iklim değişikliğine bağlı olarak, elma ağacının çiçeklenme mevsiminde don olaylarının daha sık olması, elma rekoltesinin ve kalitesinin düşmesine neden oldu. Sulama maliyetlerinin yükselmesi, büyük oranlarda bahçe sahiplerinin elma ağaçlarını kesmesine, üretimden vazgeçmesine yol açtı.

Diğer yandan göllerin kurutulması, dolaylı bir şekilde yöredeki değerli sedir ağaçlarının da kurumasına neden oldu, gölde yaşayan kuşların yaşam alanının ortadan kalkmasıyla birlikte, su kuşlarının besin kaynağı olan sedir zararlısının populasyonu belli bir seviyede tutulurken, bir anda hızlı bir artış gösterdi ve yılda ortalama 2000 metre küp sedir ağacı kurumaya bırakılmış oldu.

Bölgedeki sedir ormanlarının ve ovadaki elma üretiminin iklim değişikliğinden olumsuz yönde etkilendiğini söyleyen çevreci kuruluşlar ki özellikle Avlan Gölü’yle adı bütünleşen TTKD Antalya Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Hediye Gündüz, 2 Şubat 1997‘de bizim de imzaladığımız Ramsar Sözleşmesi sonrasında Türkiye‘nin uluslararası öneme sahip sulak alanları arasında yer alan Avlan Gölü’nün yeniden su tutması ve ekolojik dengenin tekrar sağlanması yönünde ciddi adımlar attı, durumu hem kamuoyuna, hem devletin zirvesine taşımakta tereddüt etmedi, Elmalı Belediyesi ile ortak hareket ederek Avlan Şenliği geleneğini de başlattı.

Avlan Gölü, kendisini yok eden ellerde tekrar can bulan, ilk sulak alan olma özelliğini korumaktadır. Ne yazık ki bu dönüşümün tamamlanması önünde birçok engel ortaya çıktı.

Karayolları gölün kurutulduğu yıllarda Finike - Elmalı Karayolu’nu, yolu kısaltmak adına göl alanının ortasından geçirdi. 1997 yılından itibaren gölde su tutulmasına karar verildiğinde bu durum birçok problemi su yüzüne çıkardı.

Bir gölün yaşayabilmesi için gölün içerisinde su hareketi olması gerekiyor ve aynı zamanda bu tür sulak alanlarda içerisindeki canlıların yaşayabilmesi için suyun temiz olması ve oksijen içermesi gerekiyor. Gölün su tutmasıyla birlikte 2002-2005 yıllarında, göldeki biyolojik çeşitliliği arttırmak adına, göle 15 bin balık bırakıldı. 2004-2005 döneminde, her gece gölden yola çıkan yavru su kuşlarının birer birer yoldan geçen araçların altında kaldığı, doğal ortamdan uzak, su hareketinin az, kirliliğin fazla olduğu sığ sularda avlanmanın da kolaylaşması sonucunda hepsi kaybedildi.

Temelde gölün kurutulması talebinde bulunan köylülerin müdahelesi son buldu: önceleri sulama amaçlı olarak, deşarj kanallarının denetimsiz açılması söz konusuyken, sonradan bu durum da kontrol altına alındı. Fakat gölün varlığını sürdürmesi yönünde iki büyük tehdit varlığını hala korumaktadır; birincisi 2004 yılında yeniden çalışma izni verilen Avlan‘ın Elmalı girişindeki taş ocağı ki gölün tabanında oluşan çatlakların dinamitleme sonucunda olduğu tezi oldukça geçerli, aynı zamanda çevre kirliliği yönünden, su hareketi az olan bir göl için, tozuyla yarattığı tehdit küçümsenecek gibi değil.

Aynı zamanda ileriye dönük olarak taş ocağının çalışmaları devam ederse, doğal seddenin ortadan kalkması gündeme gelecek ve yakındaki tarla sahipleri “gölün suları tarlalarımıza zarar veriyor “ diyerek yeniden kurutma taleplerini gündeme getirecekler.

Diğer bir tehdit ise, gölün ortasından geçen yol; bilimsel verilerin ışığında Çevre Bakanlığı Ulusal Sulak Alan Komisyonunca karar altına alınmış olmasına rağmen, maliyeti yüksek olduğu için hâlâ kaldırılmış değil.

Kış aylarında yağışlar nedeniyle sular altında kalan yol, gölün suyunun tünele aktarılmasını gerekli kılmakta; yazın kurak dönemlerinde gerekecek bir damla suyun önemi ortadayken, gölün bu suyu tutması engellenmiş olmakta. Aynı şekilde, gölün suları açılan tünelle vadiye akıtılınca, güçlü su toprağın aşınmasına ve Finike Körfezininve sahilinin çamurlaşması sonucunu ortaya koymaktadır.

Sonuç olarak; 135 sulak alandan biri olan ve son 60 yılda sulak alanlarının yarısını kaybeden Türkiye‘deki Amik, Ketsel, Gavur, Yarma Gölleri ve Aynaz, Hotamış ve Eşmekaya Sazlıkları ile aynı kaderi paylaşan Avlan, yaşamını sürdürmek için direnmekte.

Göl içinde ve yakın çevresinde varlığını sürdürmeye çalışan kızılbacak, deredüdükçünü, küçükbatağan, tepeli batağan ve Avlan‘ın yarattığı nem ve kuş çeşitliliğine muhtaç, 1967’de tabiat ormanı ilan edilen, yanıbaşındaki, aslan ardıç, koca katran, koç sedirlerin yuvası, 200-400 yıllık anıt ağaçların diyarı Çığlıkara her şeye rağmen direnmekte. 
Avlan Gölü bir ziyaretçisinin gözlemlediği üzere “ortasından dümdüz yol geçen, içinde

(kenarında da değil) koyun otlatılan, ziyaretçilerini 'Avlan gölünde avlanmak yasaktır' tabelasıyla karşılayan muhteşem ama sürrealist göl” olmamalı artık . Alınan kararların uygulanmasını sessizce “ son ağacın kesildiği, son nehrin aktığı, son balığın tutulduğu” o güne kadar beklememeliyiz. (www.dunyalilar.org)

« Son Düzenleme: 06 Kasım 2018, 22:31:23 Gönderen: Hüseyin BAŞARIR »
1980-Antalya
 
The following users thanked this post: Yaşar KÖKÇEN, Doğan ATEŞ

Çevrimdışı Süleyman AKKAYA

  • AvlakForum Üye
  • *
  • İleti: 267
  • Thanked: 5 times
  • AVI BUGÜN BİTİRİRSEN YARINA N. KALIR
Ynt: Doğanın Türkiye'ye dersi: Avlan Gölü
« Yanıtla #1 : 25 Ocak 2010, 15:49:56 »
kurumasının etkenlerinden biriside mecraya yakın olan ağaların vede godamanların arsalarının dibinde olması politika yapıp biriken suyu kanalları açıp akıtıyolar                                     
 
The following users thanked this post: Hüseyin BAŞARIR, Doğan ATEŞ

Çevrimdışı Süleyman AKKAYA

  • AvlakForum Üye
  • *
  • İleti: 267
  • Thanked: 5 times
  • AVI BUGÜN BİTİRİRSEN YARINA N. KALIR
Ynt: Doğanın Türkiye'ye dersi: Avlan Gölü
« Yanıtla #2 : 25 Ocak 2010, 15:54:20 »
bu arada hüseyin bey çok ama çok tşekkür ederim istanbulda yaşayan birisi olarak bzm değerimiz olan avlanımıza kayıtsız kalmamışsınız
 
The following users thanked this post: Hüseyin BAŞARIR, Doğan ATEŞ

Çevrimdışı Süleyman AKKAYA

  • AvlakForum Üye
  • *
  • İleti: 267
  • Thanked: 5 times
  • AVI BUGÜN BİTİRİRSEN YARINA N. KALIR
Ynt: Doğanın Türkiye'ye dersi: Avlan Gölü
« Yanıtla #3 : 25 Ocak 2010, 16:00:01 »
yok geçen sene bu zamanları am şu anda bayağı dolu nerdeyse yola taşacak
 

Çevrimdışı Güven SARI

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 882
  • Thanked: 18 times
Ynt: Doğanın Türkiye'ye dersi: Avlan Gölü
« Yanıtla #4 : 25 Ocak 2010, 19:04:17 »
Güzel paylaşım,artık herkes doğaya yapılan yanlış müdahelelerin ne derecede olumsuz etkiler yaptığını biliyor.Ancak bana,yetkililer özellikle DSİ hala pek bir şeylerin farkındaymış gibi gelmiyor.
Güven SARI
1967 Ordu Fatsa 0 532 455 28 03
 
The following users thanked this post: Hüseyin BAŞARIR, Hüseyin BAYRAM, Doğan ATEŞ

Çevrimdışı Yaşar KÖKÇEN

  • AvlakForum Üye
  • *
  • İleti: 496
  • Thanked: 262 times
  • AVCILIK AVCI SAYFASI
Ynt: Doğanın Türkiye'ye dersi: Avlan Gölü
« Yanıtla #5 : 21 Ekim 2018, 23:40:59 »
Sonunda kurutmayı başarmışlar. https://odatv.com/tamamen-kurudu-21101853.html   Maalesef Eber'in de kaderi aynı olmuş. https://www.cnnturk.com/turkiye/eber-golu-haritadan-silindi?page=1
« Son Düzenleme: 21 Ekim 2018, 23:47:52 Gönderen: Yaşar KÖKÇEN »
1980-Antalya
 
The following users thanked this post: Hüseyin BAŞARIR, Doğan ATEŞ

Çevrimdışı Uygar TANDOĞAN

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 516
  • Thanked: 178 times
Ynt: Doğanın Türkiye'ye dersi: Avlan Gölü
« Yanıtla #6 : 22 Ekim 2018, 15:05:15 »
hep söylerim,av hayvanlarını azaltan avcılar değil,sulak alanların yok olmasıdır. bir gölün kurutulmasını hadi köylüler istedi,devlet nasıl buna onay veriyor akıl sır alır iş değil.ama hiç bir işi bilimsel yapmadığımızı,siyasi ve ekonomik kaygıları ön planda tuttuğumuzu gösteriyor bu durum.toprağına ,doğasına ,kültürüne sahip olmayan toplumlar kaybederler. o zavallı göl,o köyde hiç insan yokken de vardı.doğanın intikamı acı oluyor işte.
  • HUĞLU RENOVA SENTETİK 66CM
  • VURSAN 92A EUROPE 66cm
  • HUĞLU GX 812 TACTICAL
Uygar TANDOĞAN
1977 MUĞLA
 
The following users thanked this post: Hüseyin BAŞARIR, Doğan ATEŞ

Çevrimdışı Doğan ATEŞ

  • AvlakForum Üye
  • *
  • İleti: 577
  • Thanked: 736 times
  • AVLAKFORUM.COM AVCI FORUMU
Ynt: Doğanın Türkiye'ye dersi: Avlan Gölü
« Yanıtla #7 : 22 Ekim 2018, 22:40:12 »
hep söylerim,av hayvanlarını azaltan avcılar değil,sulak alanların yok olmasıdır. bir gölün kurutulmasını hadi köylüler istedi,devlet nasıl buna onay veriyor akıl sır alır iş değil.ama hiç bir işi bilimsel yapmadığımızı,siyasi ve ekonomik kaygıları ön planda tuttuğumuzu gösteriyor bu durum.toprağına ,doğasına ,kültürüne sahip olmayan toplumlar kaybederler. o zavallı göl,o köyde hiç insan yokken de vardı.doğanın intikamı acı oluyor işte.

Selamlar Uygar Bey
Dediğiniz yaklaşım  göç hayvanlarında doğru avcıların vicdanı limitleriyle bitmesi zor.Lakin keklik tavşan gibi avlarda durum biraz farklı elimde 1972-1978 yılları arasında yayınlanmış avcılık dergileri var.Bu dergilerde zamanına göre güncel veya daha eski tarihlerde yapılan avlara ait eleştiri niteliğinde yazılar mevcut vurulan av sayılarını görünce insanın inanası gelmiyor.Dağlardaki avcılara eşeklerle fişek taşınmasına kadar varabiliyor durumlar .Hatta vurulan çullukların çokluğundan bakkallarda satılır hale geldiğine kadar yazıyor.Avcılıkla av hayvanı tükenme konusu bence üzerinde çok düşünülmesi gereken bir konu.Biz kapımızın önünü temiz tutalım da sonrasında sulak alanlar zirai ilaçlar gibi konulara atıfta bulunalım .Böyle gidersek elimize sopa alıp çocuklarımızla dağda dolaşıp eski günleri yad etmekten başka bir halimiz kalmayacak.Her Avcı’nın etrafında en az 2 avcı vardır diye bir genelleme yapsak forumdaki birliğimizle çok geniş kitleye ulaşabiliriz herkes bu konuları kendine görev edinmeli.
Bu tip konuları da desteklemeliyiz ki bilinç artsın tek doğal meşgalemiz avcılığımız kaldı.AVI KORUYALIM Kİ AVCILIĞIMIZ DEVAM ETSİN.

Saygılarımla
  • Beretta 686 Silver Pigeon 1
  • Beratta A400 Lite Sentetik
  • İmpala Plus 66
1977 İzmir
 
The following users thanked this post: Hüseyin BAŞARIR, Uygar TANDOĞAN, Yaşar KÖKÇEN

Çevrimdışı Uygar TANDOĞAN

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 516
  • Thanked: 178 times
Ynt: Doğanın Türkiye'ye dersi: Avlan Gölü
« Yanıtla #8 : 23 Ekim 2018, 10:24:17 »
Selamlar Uygar Bey
Dediğiniz yaklaşım  göç hayvanlarında doğru avcıların vicdanı limitleriyle bitmesi zor.Lakin keklik tavşan gibi avlarda durum biraz farklı elimde 1972-1978 yılları arasında yayınlanmış avcılık dergileri var.Bu dergilerde zamanına göre güncel veya daha eski tarihlerde yapılan avlara ait eleştiri niteliğinde yazılar mevcut vurulan av sayılarını görünce insanın inanası gelmiyor.Dağlardaki avcılara eşeklerle fişek taşınmasına kadar varabiliyor durumlar .Hatta vurulan çullukların çokluğundan bakkallarda satılır hale geldiğine kadar yazıyor.Avcılıkla av hayvanı tükenme konusu bence üzerinde çok düşünülmesi gereken bir konu.Biz kapımızın önünü temiz tutalım da sonrasında sulak alanlar zirai ilaçlar gibi konulara atıfta bulunalım .Böyle gidersek elimize sopa alıp çocuklarımızla dağda dolaşıp eski günleri yad etmekten başka bir halimiz kalmayacak.Her Avcı’nın etrafında en az 2 avcı vardır diye bir genelleme yapsak forumdaki birliğimizle çok geniş kitleye ulaşabiliriz herkes bu konuları kendine görev edinmeli.
Bu tip konuları da desteklemeliyiz ki bilinç artsın tek doğal meşgalemiz avcılığımız kaldı.AVI KORUYALIM Kİ AVCILIĞIMIZ DEVAM ETSİN.

Saygılarımla
doğan bey söylediklerinize sonuna kadar katılıyorum.benim bu yazıyı yazmaktaki amacım,av hayvanlarının tükenmesindeki avcı faktörünü gözden kaçırmak değil,yanlış tarım ve orman politikalarının payını göz önüne sermekti.yazımda bahsettiğim toprağa,doğaya,kültüre saygı av hayvanına saygıyı da barındırır.av hayvanı da bir kültürdür.misal içinde keklik geçen bir sürü türkümüz,kuş adı geçen bir sürü türkümüz var.bu yüzden keklik Anadolu kültüründe vardır.kekliğe saygı kültüre saygıdır.biz maalesef bu kültüre sahip çıkamadık.söylediklerinize sonuna kadar katılıyor,saygılar sunuyorum.
  • HUĞLU RENOVA SENTETİK 66CM
  • VURSAN 92A EUROPE 66cm
  • HUĞLU GX 812 TACTICAL
Uygar TANDOĞAN
1977 MUĞLA
 
The following users thanked this post: Hüseyin BAŞARIR, Doğan ATEŞ

Çevrimdışı Hüseyin BAŞARIR

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 652
  • Thanked: 470 times
Ynt: Doğanın Türkiye'ye dersi: Avlan Gölü
« Yanıtla #9 : 06 Kasım 2018, 22:28:33 »
         Meğer konuyu ben açmışım. :) 8 yıl olunca unutmuşum! Konuyu tekrar gündeme getiren arkadaşlara teşekkür ederim!

         Lakin ne Avlan Gölü'nden ne de diğerlerinden ders almadık maalesef...

           
          http://www.iha.com.tr/haber-eber-golu-haritadan-silindi-746965/


          https://www.haberler.com/manisa-golmarmara-golu-kuraklik-tehdidi-altinda-11383797-haberi/


                                 
1980-Antalya
 
The following users thanked this post: Yaşar KÖKÇEN, Doğan ATEŞ