GRUPLARA DAHiL OLMAYAN BÖLÜMLER > AVCILAR KIRAATHANESİ

Avcıların Kişilik Özellikleri

(1/2) > >>

Emin KOÇAK:
Avcıların Kişilik Özellikleri

Bu ay ki, platforumun konuğu, İstanbul Üniversitesi  Tıp Fakültesi öğretim üyeleri. Avcının kişilik özelliklerini araştırmışlar. Bizce bu araştırma oldukça önemli sonuçlara işaret ediyor. Bu araştırmayı bizlerle paylaşan Sayın Tınaz Titiz'e bir kez daha teşekkür ederiz.

Prof. Dr. Eflatun ADAM*,Dr.Yaşar (ÇOKAN) SPOR**,Psikolog Nuran PULLUKÇU**
 
Özet:
Bu çalışmada avcıların kişilik özellikleri araştırılmıştır. 200 avcı ve 50 kontrol grubu üzerinde yapılan araştırmaya göre, avcıların genellikle sakin, introvert oldukları, saldırganlık duygusunun baskın olduğu, yetersizlik duygusu gösterdikleri anlaşılmaktadır.

GİRİŞ

Avcılık yapan kişilerin değişik ruhsal yapıda oldukları dikkati çekmektedir.Bazıları sakin,durgun,içine dönük,bazıları ise aksine hareketli,saldırgan, sözünü esirgemeyen kişilerdir. Hemen hepsi de hayvanları sevdiklerini ifade etmektedirler, öyle bir hayvan sevgisi  ki öldüresiye...
 
Bir bölümü, avcılığı meslek olarak ve kazanç kaynağı olarak nitelerken, bir bölümü spor olarak görmektedir.
 
Bu çalışma, avcılık sporu adı altında bir hayvan öldürme eyleminde bulunan kimselerin kişilik özelliklerini tesbit etmek amacıyla yapılmıştır.
 
MATERYEL VE METOD

Bu amaçla, *“Eysenck Kişilik” Envanteri’nin “Etkinlik, Kendini İfade Etme, Kendini Beğenme (veya Yetersizlik Duygusu), Suçluluk Duygusu, Saldırganlık, Heyecan Arama, s....üel Doyum Sağlama, s....üel Serbestlik, Saldırgan s.... Davranışı” gibi dokuz boyutu uygulanmıştır. Ayrıca yaş, medeni durum, eğitim düzeyi, avlanma nedeni, aile sorunu gibi özelliklerin tesbiti için bir anket formu düzenlenmiştir.
 
*"İngiliz psikolog Eysenck’in kişilik teorisi"

Çalışmaya tamamı yurdumuzun Trakya bölgesinde yerleşmiş erkek 200 avcı, deney grubu olarak, aynı bölgede oturan ve avcılarla ilgisi olmayan 50 erkek, kontrol grubu olarak alınmıştır.
               
Sonuçlar yüzde değerleri ile gösterilmiş ve x2- testi ile istatistik anlamlılığı belirtilmiştir.
 
BULGULAR

Avcıların kişilik özellikleri dışında bazı bireysel bilgileri elde etmek amacıyla hazırlanan anket formundan derlenen sonuçlara göre: Avcıların en küçüğü 20, en büyüğü 68 yaşındadır, yaş ortalaması 35’dir. Avcılık yapma süresi 1-43 yıl arasında olup ortalama 15 yıldır.
               
Eğitim düzeylerini gösteren tablodan anlaşılacağı üzere, deney grubu ile kontrol grubunun eğitim düzeyleri oranları hemen hemen birbirine yakındır (Tablo 1).


Deney grubunda bulunanların (avcıların) içinde evli olanlar % 81.5, bekarlar % 16, kontrol grubundakilerde ise evliler % 76, bekarlar % 20  oranındadır.
               
Avcıların büyük çoğunluğu (% 87) hayvanları sevdiğini, bir kısmı ise (% 13) sevmediğini ifade etmiştir. Böylece genelde avcılar hayvan seven insenler olarak görünmektedir.
               
Avcılara niçin avlandıkları değişik seçeneklerle (birden fazla seçenek gösterebilecek şekilde) sorulmuştur. Alınan cevaplar şöyledir.
 
Hobi olarak........................................................% 68.0
Heyecan yarattığı için..........................................% 36.5
Arkadaş zoruyla..................................................% 24.0
Kendimi güçlü hissediyorum...................................% 12.5
Aileden gelen meslek olarak...................................%  6.5
Kızınca başkasına kötülük yapmamak için ................%  3.5
 
Aile içinde, eşler arasında veya büyükler ve çocuklarla ilgili bir sorun olup olmadığı da araştırılmış ve avcıların büyük çoğunluğu (% 88) bir sorun olmadığını bildirmiştir.
               
Araştırmanın asıl amacı olan avcıların kişilik özellikleri ile ilgili bulgular ise kontrol grubu ile karşılaştırabilecek şekilde ve incelenen 9 kişilik boyutu bir arada göstermiştir (Tablo 2).


TARTIŞMA

Avcıların kişilik özelliklerini tesbit etmek için Eysenck Kişilik Envanteri*n*in dokuz boyutu uygulanmıştır. Tablo 2’de bunlarla ilgili % ve p değerleri ile gösterilmiştir.
               
Avcıların büyük bölümü (% 84.5)etkinlik özelliği göstermediği anlaşılmaktadır. O halde bunlar “hareketlilikten hoşlanmayan, çabuk yorulan, ağırkanlı insanlardır. Acele etmeden, rahat yaşarlar,serinkanlıdırlar, dostlukları dinlendiricidir”. Bu düşük etkinlik içe dönüklüğün bir özelliği olmaktadır. Sonuç anlamlıdır.
               
Kişinin her türlü heyecani duygusunu kolayca dışa vurması ile ilgili “kendini ifade” boyutunda avcılarda kendisini ifade serbestliğinin baskın olduğu (%61) bulunmuştur. Bunlar “üzüntü, öfke, korku, sevgi, nefret gibi duygularını, coşkularını açıkça dışa yansıtabilen” kişilerdir. Sonuç anlamlıdır.
               
Kişiliğin “kendini beğenme” boyutunda avcılarda % 83.5 oranında kendini beğenmenin zıddı olarak 
“yetersizlik” duygusu olduğu görülmüştür. Kontrol grubu ile kıyaslanınca, kontrol grubunda kendini beğenme oranı % 70 olduğu halde, deney grubunda (avcılarda) bu oran % 16.5 bulunmuştur. Bu durumda avcıların genelde “başarısız insanlar olduklarına inanıp, kendileri hakkında olumlu düşüncelere sahip oldukları” sonucu çıkmaktadır. Sonuç anlamlıdır.
               
Avcılarda suçluluk duygusu ile ilgili olarak elde edilen oran oldukça yüksektir (%73.5). Bu durum bize avcıların “sürekli olarak kendilerini suçlayan, aşağılayan, ahlak açısından davranışları hatalı olsun olmasın vicdan azabı çeken” kişiliğe sahip olduklarını gösterir.

Saldırganlık verilerine bakıldığında kontrol grubuna (% 14) göre avcılar daha agresiv, 8% 37) görünüyorlar. Avcılar arasında büyük çoğunluk (% 63) agresivite özelliği göstermiyor, aksine sakin oldukları dikkati çekiyor. “Nazik, ne yapacakları belli olan, kişisel çatışmadan kaçan, fiziksel  ya da dolaylı siddete tahammülü olamayan” bir kişiliğe sahiptirler. Sonuç anlamlıdır.
               
Heyecan arama (serüven arama) ile ilgili sonuçlar avcı grubunun (% 35.5) kontrol grubuna (%58.0) göre daha az serüven arayan kişilikte olduklarını göstermiştir. Avcıların çoğunluğu (% 64.5) serüvenden hoşlanmamaktadır. “Yuvalarının güvenliğini ve alışılmış rahatlığını” tercih eden kişiliktedirler.
               
Avcıların bazı cinsel özellikleri de incelemeye dahil edilmiştir.
               
Cinsel hayatlarında “doyum” içinde bulunanların oranı kontrol grubuna (% 58) göre avcılarda (% 33) azdır. Avcılar kendi aralarında değerlendirildiğinde, cinsel hayatlarında doyum içinde olmayan avcıların oranı %67’dir. Sonuç anlamlıdır.
               
Kişiler arası cinsel hayat anlayışında serbest düşünce veya tutuculuk hususunda alınan sonuçlar kontrol grubuna (% 16) göre avcıların (% 94) daha tutucu olduklarını göstermiştir.  Avcılar kendi aralarında incelenince buna benzer bir sonuç çıkmaktadır: Avcıların büyük çoğunluğunun (% 94) tutucu olmalarına karşılık küçük bir miktarı % 6) bu konuda serbest düşünce ve anlayış içinde bulunmaktadır. Sonuç anlamlıdır.
               
Cinsel ilişkide saldırgan tutum gösterme konusunda ise, kontrol grubuna benzer bir sonuç çıkmıştır. Ancak kendi aralarında ele alındığında avcıların büyük çoğunluğunun (% 79.5) cinsel ilişkide saldırgan olmadığını belirlemek mümkün olmaktadır.

SONUÇ

Avcılık sporu adı altında hayvan öldüren kimselerin büyük bölümünde hayvan sevgisi dikkati çeken bir husustur. Büyük bir kısmı hobi olarak avcılık yapmaktadır, bazıları heyecan verdiği için avcılık yaptığını, bazıları bu şekilde kendisini güçlü hissettiğini ifade etmektedir. Çok az bir kısmı da başkasına zarar vermemek için, bir nevi emosyonel gerginliğini atmak için avcılık yaptığını belirtmektedir.
               
Kişilik özellikleri bakımından avcıların kontrol grubundan farklı yönleri saptanmıştır.
               
Avcılar genellikle sakin insanlardır. İntrovert bir yapıya sahiptirler. Heyecani duygularını çevresindekilere kolayca açabilen, rahatça söyleyebilen insanlardır. Bu onların samimi ve temiz bir iç dünyaları olduğunu gösterebilir. Büyük çoğunlukla yetersizlik duygusu içinde oldukları anlaşılmaktadır, kendileri hakkında olumlu düşünceler taşımamaktadırlar Ayrıca bunun tamamlayıcısı gibi bir kişilik boyutu olarak suçluluk duygusu da yüksek oranda bulunmuştur.
               
Bütün sakin görünümlerine, içe kapanık durumlarına rağmen, agresivite de baskın bir sonuç olarak ortaya çıkmıştır. O halde avcılarda Batent bir saldırganlık söz konusudur.

Daha az serüven arayan bir kişilik yapısı şeklinde belirlenen sonuç avcıların sakinlik-içe dönüklük özelliklerine uygunluk gösteren bir durumdur.
Cinsel hayatlarında avcıların doyum içinde olmadıkları, o halde cinsel doyum arayışı için de oldukları söylenebilir.

 
*    İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, Psikiyatri Anabilim Dalı Çapa, İstanbul.

**  İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi , Halk Sağlığı Anabilim Dalı Çapa, İstanbul XXV. Ulusal Psikiyatri ve Nöroloji Bilimler Kongresi’nde (16_21 Ekim 1989, Mersin) poster olarak sunulmuştur.

* Eysenck Kişilik Envanteri ile ilgili bilgiler için bkz: KÖKNEL, Özcan, Kaygıdan Mutluluğa Kişilik, Altın Kitaplar yayınevi, 1982, istanbul

http://www.kedimveben.com/forum402.htm




Emin KOÇAK:
Eysenck Kuramı

1-Doğrudan Doğruya Öğrenme Teorisi
Çeşitli kişilik psikolojik yapıları kriminoloji için önemlidir, onlar uygun belirli kişilik işaretleri ile şekillenir ve örnek suç ile bağlantı kurulur. Bununla birlikte, suçluluğun meydana gelişinin psikolojik koşullarını yeterince açıklayabilmiş bir kişilik teorisi şimdiye kadar varlığını sürdürememiştir. [28]

İngiliz psikolog Eysenck’in kişilik teorisi, hem öğrenme teorisi prensiplerine göre, hem de kişilik psikolojisi yapısı olarak suçlu davranışın meydana gelmesinde birlikte etkilidirler. Eysenck’e göre, vicdan ve geniş anlamda sosyal sorumluluk, bir sosyal onaylanabilen davranışı mümkün kılar ve suçlu davranışı engeller: Onun gelişimi içinde kişi, vicdanı ve sosyal sorumluluğu, klasik güç kazanma esaslarına dayanan özel öğrenme usulü içinde kazanır. [29]

Eysenck’e göre, suçta soyaçekimin önemli rolü vardır, çünkü kişinin suça eğilimli bir karaktere sahip olması kalıtımsaldır. Ancak, kişinin sosyalleşmesindeki iki önemli gerçek söz konusudur: Ödüllendirme ve onaylama; ödüllendirme suretiyle davranışların benimsendiği; onaylama ile ise, bunların istenmediği belirtilir; bu şekilde, olumsuz davranışların tekrarlanması azalır. Bu, insanların zevke eğilimli olmaları şeklinde ifade edilebilen Bentham’ın hedonizm düşüncesinin psikolojideki görünüşüdür.Eysenck’in belirttiği “kısa dönem” hedonizmdir. Hareketlerin sonuçlarının hemen görülmesi, sonra ortaya çıkandan daha etkilidir. Bu nedenle ceza, sonra verildiğinden anti-sosyal davranıştan caydırıcı etkisi pek fazla değildir. Buna karşılık, çocuklukta, istenmeyen davranışları ebeveyn veya öğretmenin hemen cezalandırması, daha etkili olur ve çocuk anti-sosyal davranışı, “hoş olmayan” bir tepkinin izlediğini öğrenerek, bir şekilde şartlanır.[30]

Eysenck, suçların çoğunun failinin bulunamadığını, suçlularında bu nedenle kısa dönem hedonizmi içinde olduklarını, yani, günün tadını çıkarmayı düşündüklerini; bu bakımdan cezaya bir alternatif bulunması gerektiğini savunmuştur. Çünkü, davranış ile ceza arasındaki geniş zaman aralığı ve cezanın verilmemesi ihtimalinin de bulunması, cezanın etkisini azaltacaktır. Eysenck, bu bakımdan cezanın yerini “vicdan”ın oluşturması gerektiğini ve şartlı refleks süreci ile de “vicdan”ın oluşturulması gerektiğini açıklamıştır: Çocuklukta, ebeveyn veya öğretmen tarafından istenmeyen hareketlere cezaların hemen uygulanması; örneğin, yanlış davranan bir çocuğa hemen bir daha yapmamasının söylenmesi, azarlanması, odadan çıkartılması veya vurulması suretiyle bir ceza uygulanması ve bu tepkilerin tekrarlanması çocukta şartlı tepki haline gelecektir. “Böylece, çocuğun kendi içinde adeta onun atavistik dürtülerini kontrol eden bir polis gücü oluşmuş olacaktır. Bu polis gücü, devletin polis gücünden daha etkilidir, hem de hep çocuğun yanında olacaktır.” [31]

[28] Göppinger, 72.
[29] Eysenck, 262 vd.
[30] Sokullu-Akıncı, 189 vd.
[31] Sokullu-Akıncı, 192 vd.

Kemal TÜTÜNCÜ:
Kısmen güzel bir çalışma olmuş...

Paylaşım için teşkkürler.......

Volkan KÖYDEMİR:
Önce bizi ilgilendiren böyle çelışmaları bizlerle paylaşma inceliğini gösteren Emin Hocamıza teşekkür ederim.

Hocam dedim ama gerçekten ne hocası olduğunu bilmiyorum. Hocam diyenler olduğu için öyle yazdım. Eğer bu konulara yakın biri ise kendi düşüncelerini de yazsa belki daha dikkat çekici olabilirdi. İhtiyaç da var. Bazı alıntıları bütünüyle okumak ve de anlamak hepimiz için kolay değil. En azından dikkat çeken noktaları vurgulasa daha ilgi çekici olabilirdi.

Baştan dikkatimi çeken bir şeyi paylaşayım. Bu çalışmayı yapan kişi avcılara karşı önyargılı biri ve belli oluyor.


--- Alıntı ---"Bu çalışma, avcılık sporu adı altında bir hayvan öldürme eyleminde bulunan kimselerin kişilik özelliklerini tesbit etmek amacıyla yapılmıştır."
--- Alıntı sonu ---

yazının başında bu yazıyor. Kendisi tanıyı koymuş, sonra bunu belgeleme ihtiyacı hissetmiş olabilir mi diye düşündüm. Sorulan soruların yarısına yakını s.... hakkında ve kalan kısmı da saldırganlık, suçluluk duyguları ve civarında sorulardan oluşuyor. Kişiliğin önemli kısmı bunlar mı yoksa böyle mi icap ediyor bilemiyorum.

Ben bu istatistik konularına çok yakın biri değilim. Kontrol gubunun asıl grubun dörtte biri olması ve sayısının bu kadar olması hata paylarını etkilemez mi?

Daha başka şeyler de yazmak isterim ama konu bana uzak ve istatistik yorum için de çalışmam gerekir. Bunları halletmeden soracağımı da soramam. Şu anki cahilliğimle bu analizi yapan kişinin aradığı özel bir şeyler varmış gibi geldi.

Alpaslan KAMER:
Zevk için hayvan öldürülmez. Gerçek avcı yavruya, etini yameyeceği hayvana (saldıran hariç) ateş etmez. Avlanmayı karşı çıkan veya av yapanları kötü gözle bakanları incelerseniz kişi başı et tüketimlerinin çok olduğunu görürsünüz. Et yemek isteyen dolaylıda olsa bir hayvanın ölümüne sebep olmaktadır. Bence bir avcı bir kasaptan daha merhametlidir. Ayrıca insan beslenmesinde  ve insan metebolizmasının proteine ihtiyacı vardır. Protein ihtiyacını en doğru şekilde et ve et ürünlerinden karşılayabilir. yukarıdaki yazıyı kısmen katıldığımı söyleyebilirim.
Paylaşım için teşekkürler.

Navigasyon

[0] Mesajlar

[#] Sonraki Sayfa

There was an error while thanking
Thanking...
Tam sürüme git