Gönderen Konu: HOCA GELMEYİNCE BALIK OLMEYO!  (Okunma sayısı 2393 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Oğuz BABAÇOĞLU

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 477
  • Thanked: 52 times
HOCA GELMEYİNCE BALIK OLMEYO!
« : 09 Eylül 2013, 15:19:53 »
Ali Abi’nin  “Hoca balığa gidelim.” diye diye dilinde tüy bitti. Ne çare ki benim yazlık inşaatından fırsat bulup da gidebilmek nasibolmadı. Ali Abi de ne yapsın Suat Abiyle balığa gitmiş. 4 tane ispariyle geri dönmüş. Oğlu Alper de Çorlu’da asker. Öte yandan balık hastası. Hastalık başına vurunca sık sık babasını arayıp telefonda ne yaptıklarını soruyor Ali Abi’ye. Ali Abi de demiş ki :“4 tane ıspari tutabildik.” Alper sormuş: “Oğuz Dayım var mıydı yanınızda?” Cevap: “Yoktu.”  “Boşuna gitmişsiniz. Ben olsam, Dayım olmadan gitmezdim.” Demez mi!
      Telefon kapanınca bu laf Ali Abiye bir koymuş tabi. Bana diyor ki “Hoca, mutlaka gidelim balığa. Alper’e madara olduk.”
     Dayımın meşhur bir sözü hiç aklımdan çıkmaz. “Herkes balık yakalasa denizde balık kalmaz.” Balık yakalamak, hele ki yaz günü balığın pek de iştahlı olmadığı günlerde balık tutmak, ustalık ister. Kullandığınız iğneden, bağladığınız oltadan, kullandığınız yeme;  gittiğiniz yerden ve rüzgarın durumuna göre yer seçmenize kadar varan pek çok değişken balık yakalamanızda veya yakalayamamanızda önemli rol oynar. Bazıları yakalayamamalarına pek çok bahane uydurup “Balık eylülde, ekimde olur, yazın olmaz. Yok balık, eskisi gibi balık kalmadı. Zaten kimse yakalayamamış…” gibi bin bir türlü bahanenin arkasına sığınır. Oysa en büyük hata balıkta değil kendilerindedir. Sen adam gibi olta yapmazsan, çeşit çeşit yem bulundurmazsan, rüzgarın pozisyonuna göre en iyi balık yapan yeri seçmezsen balığın günahı ne?   
      Balık yakalamakta rüzgar yönleri çok önemlidir. Sık sık balığa gidenler hangi havanın balık yapıp hangi havanın yapmadığını çok iyi bilirler. Örneğin bizim orada lodos hava, tekneden olta balıkçılığının kabusu gibidir. Kova kova balık yakaladığınız yerden bir tane balık alamazsınız. Aynı gün rüzgar iki kez dönmüşse dip su akıntıları balığı serseme çevirir. İlaç niyetine bir tek balık yakalayamazsınız. Böyle günlerde beni hiçbir kuvvet balığa götüremez.  Deniz adeta “Gelme defol git!” der. Balıkta çuvallamamak için balık yakaladığın yeri ve de havasını çok güzel kafanıza not etmeniz lazım. Her mevsimde her yer balık yapmaz. Ancak unutmamak lazım ki her havada güzel balık yapan bir yer mutlaka vardır. Yeter ki yerinde ve de zamanında siz orada olun…
      Yarını baktım hava fıstık gibi imbat.
     
     Tam balık havası. Yemleri aldık,  doğru benim kümeslerden birine. Tekne çapasının denize inmesiyle  oltaları atmak için o telaşlı hazırlık başladı. Dünden balık yakalayamadıkları için Ali Abiyle Suat Abi’nin moralleri pek bozuktu. Onlara dedim ki : “Bu gün balığın dibine vuracağız, hiç merak etmeyin.” Bu havada en güzel balık nerede olur? Gideceğim yer kafamda belli zaten. Adım gibi biliyorum ki orada o saatte oturan boşa olta sallamaz, karagöz yakalamadan dönmez.
      Önce oltalara balıkçıların pek de sevmediği hanozlar gelince suratlar buruştu tabi. Oysa bunlar denizin en obur balıklarıydı. Onları temizlemeden güzel balıklarla buluşmak mümkün değildi. Derken Suat Abinin oltayı sert bir biçimde asılmasıyla siftah karagözü aldık tekneye. Ardından iki tane daha bindirip attı bizim kasaya. Oltaya sert bir biçimde tek tek vuruşlar yapılması karagözün habercisiydi. Sert bir biçimde oltayı çekmemle ilk karagözü bindirdim. İşte o gözünü sevdiğimin karagözünü aldım tekneye.    Ardından ben bir açıldım.  5  parça karagözü köfeye indirdim. Mübarek sanki aşağıda ağzı açık bekliyor. Hiç beklemek yok, indir bindir yapıyorum. Suat Abiye dedim ki “Abi gel oltanı buradan at. Acayip balık var.” İnatçı,  gelmez. “Yok ya, gelirse burdan da gelir. Sen devam et.” dedi. Öte yandan Ali Abi’ye bakıyorum tık yok. Teknede balık yakalayamayan adam olursa ben pek üzülürüm.  Oltasına baktım. Pek kötüydü.  Ben de “Ali Abi sen o oltanı bir değiştir. Yoksa hep boşa kürek çekersin.”dedim.  Ali Abi oltayı değiştirdi ama bu sefer de balık kesti.  Balığın işlek zamanını kaçırmıştı. E tabi ne yapmak lazım? O saatten sonra orada kalmanın bir manası yoktu. Çünkü akşama kadar beklesen tık demezdi. “Yer değiştirelim.Burada işimiz bitti.” dedim. Yer değiştirdik.
    Ali Abi oltayı atar atmaz ilk gopez oltasına binince ve de ardından bir de gopezler arsız arsız bindirmeye başlayınca ve de Ali Abi Arap atı gibi sonradan açılınca keyifler 1500 oldu.
   Balığı çekerken hep tahminde bulunurum. Bu kesin gopez, bu kesin mercan, diye. Çünkü her balığın vuruşu, gelişi farklıdır. Ne var ki zamanla el hassasiyetini yitirmiş. Eskiden balık gelirken ne olduğunu  kesin tahmin eden ben, o günkü avda bir tek doğru tahmin yapamadım, hepsinde çuvalladım.
  Öte yandan gopezlerin köpek gibi sardığı bir sırada güzel bir karagözü almamla birlikte Suat Abi ne dese beğenirsiniz. “Sonunda yakaladın karagözü.” Allahtan video çekmişiz, yoksa adımız çıkacak dokuza inmeyecek sekize…     
   At çek, at çek derken külliyetli miktarda balık yakalanınca “Bu kadar yeter!” deyip bıraktık. Çapayı toplayıp evin yolunu tuttuk. Erkenden dönmek lazım çünkü balıklar temizlenecek, tavalar kızatılacak, salatalar hazırlanacak, sofra kurulacak, rakılar açılacak… vs.
   30 parçadan fazla balık tutulunca Ali Abi hemen telefona yapışıp Alper’i aramış. Şöyle balık tuttuk, böyle balık tuttuk diye ballandıra ballandıra anlatmış. Alper sormuş. “Oğuz Day var mıydı yanınızda?” Müspet cevap alınca. “Belli zaten. O olmadan bir şey tutamazdınız!” demez mi!    O da cevaben “E ne yapalım, Hoca olmayınca balık olmeyo.” demiş.
   
    Ertesi gün benim telefon zır zır çalıyor. Ali Abi  balığa doyamamış “Gidelim yine.” diyor. “Ama çocuklarımıza sözümüz var Ali Abi, her gün her gün balığa gidemem bir gün onların bir gün benim.” deyip gelemeyeceğimi söyleyince   Murat Abi’yle birlikte gitmişler. 5 tane ıspariyle dönmüşler. Alper yine telefonda babasına soruyor:
    “Baba ne yaptınız?”
    “Oğuz dayın gelmedi. Murat Dayınla gittik. Bir  ..k yakalayamadık…”
    “Eh be baba, valla siz hiç akıllanmayacaksınız!”
    “Haklısın oğlum, haklısın. Bundan sonra Hoca olmadan balığa gitmem. Hoca gelmeyince balık olmeyo…!”   
   
    Dedem Korkut gelir oldu. Güzel sözler söylenir oldu. Rakıyla balık yenir oldu. Boy boyladı soy soyladı ve günün anlam ve ehemmiyetini tebarüz ettiren şu maniyi düzdü.
                                          Düğünde bayramda gülmek gerek
                                          Dertlinin yanında kalmak gerek
                                          Denizde balık yakalamak için
                                          Bazı şeyleri iyi bilmek gerek
   İşte Dedem Korkut yine taşı gediğine oturtmuştu.
      Benim inşaat işleri, bu sene av açılışını sekteye uğrattığı için açılışa yetişemedim. Önümüzdeki günlerde inşallah güzel avlarda buluşmak ümidiyle şimdilik, kalın sağlıcakla…
;)

! Private video
« Son Düzenleme: 09 Eylül 2013, 22:06:03 Gönderen: Oğuz BABAÇOĞLU »
 

Çevrimdışı Latif DEMİRAYAK

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 2577
  • Thanked: 66 times
  • Öyle birini sev ki sen ölünce hiç yaşamasın..
Ynt: HOCA GELMEYİNCE BALIK OLMEYO!
« Yanıtla #1 : 22 Eylül 2013, 14:02:51 »
rasgele nasibinizi almışınız..
  
Latif DEMİRAYAK
1967-Denizli
0542 797 60 27
 

Çevrimdışı Kadir GONAYDIN

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 511
  • Thanked: 17 times
Ynt: HOCA GELMEYİNCE BALIK OLMEYO!
« Yanıtla #2 : 22 Eylül 2013, 14:10:54 »
Yine çok güzel bir anlatım. keyifle okudum keyifli avlarınız daim olsun
Kadir GONAYDIN-1978 İstanbul - Beylikdüzü

 Yedi yaşında ki bir çocuk kalbimizdekileri bilse dağların arkasına kaçarız. Mevla (c.c.) her şeyi biliyor, hiç utanmıyoruz.