Bence, avcılığın şu an Türkiye'de en önemli meselesi av hayvanlarının yaşam ortamlarının yok edilmesidir!
Avcılığa ve avcılara yapılacak en büyük hizmet av hayvanlarının üreme, barınma ve beslenme alanlarını korumak; tahrip edilen ormanları, kurutulan sulak alanları restore etmektir.
Yaşama, beslenme, barınma ihtiyacı karşılanmayan hiç bir canlı yaşamayaz. Ya da yaşayabilecekleri yerlere giderler. Av kıtlığından yakınıyoruz, ama bunun asıl sebeplerine bakmıyoruz.. Türkiye'nin her yeri ördek ve kaz cennetiydi 30-40 yıl önce. Ama 50 yılda 3 Van Gölü büyüklüğünde sulak alan kurutuldu.. Hala da kurutmaya devam ediyorlar.. Kaz ve ördekler nereye gelsin şimdi? Yaşam alanlarını ve göç yollarını bozmuşuz. Onları başka ülkelere göçmeye mecbur bırakmışız..
Eğer sulak alanlar kurutulmamış olsaydı, MAK'ta elmabaş limiti gündeme gelirmiydi? Avbis, limitler, kapanan avlaklar geçici konular.. Bu sene kapalı olan avlak seneye açılır. Bu yıl düşürülen limit seneye arttırılır. Av günü sayısı ve tarihler konusunda seneye başka kararlar alınır...
Ama... Yok olan av kuşlarını, av hayvanlarını seneye var edemezsiniz! Yani yaşam alanı kalmadığı için yok olanları geri getiremezsiniz..
Mesela Manay Gölü 50 yıl önce kurutuldu. 60-70 bin dönümü kaplayan bir sulak alandı. Yaßayan ördek ve kazın haddi yoktu.. Şimdi deseler ki ''Manay Gölü'nde av serbest, limit ve kota yok. Gün ve tarih sınırlaması yok.'' Bunun bir anlamı olabilir mi? Olmaz.. Çünkü ortada göl yok, su yok, kuş yok, ördek yok, av yok...
Bence, asıl ve temel sorunlar üzerinde yoğunlaşmalı ve bunların halline çalışmalıyız...