TURKIYE AVCILARI VE ATICILARI FORUMU
FORUMA YENİ BAŞLAYANLAR ve FORUM YÖNETİMİ - AVLAKFORUM => KİŞİSEL ŞİKAYETLER, İSTEKLER VE ÖNERİLER => Konuyu başlatan: Tuncay KAHRAMAN - 17 Ekim 2017, 13:10:30
-
Kıymetli Dostlar,
Türkiye Avcılığı ve Av Hayvanları açısından Yaban Hayatı olarak tükenişe doğru gidiyoruz.Biz bu kötü gidişe dur demezsek ,ne hükümet, ne DKMP, ne Federasyonlar ve Konfederasyonlar demez ve dahası diyemezler.
Harmanda biçer makinasının üzerinden bıldırcın vuranlar ''AVCI DEĞİLLERDİ'' ... Yine el kadar Üveyikleri Temmuz'da çeşme başında çobanlar vurdu zaten yada kendini bilmez bir iki köy delikanlısı..Açılışta dağda taşta öten teypleri hep birileri ve başkaları kurdu yerli kuşa..Ağustos ve Eylül'de Eber'de kayıkçıları kuş gözlemcileri kiraladı, gölün içinden gelen sesler atılan binlerce fişek ya Düğün ya da asker uğurlamasında atıldı.
Bıldırcın diye kota alıp Ankara'nın,Eskişehir'in,Kırıkkale'nin Çilini,Kınalısını,Tavşanını da zaten kendini bilmez birkaç eli tüfekli bitirdi!
Açılışta bütün bir Alay Keklik bulamama sebebi az gezmemiz,kuşlar rüyalarında antrenman yapmışlar anlaşılan ondan bu tepeden başımı gören keklik 100 metreden bağırıp gidiyor!
Açılıştan 1 hafta önce meraya kurulan çadırlar Kamp amaçlıydı, çeşme yalaklarında temizlenen av hayvanları değil köyün piliçleri...
Bu arada Eber ve Çivril'de Pazartesi,Salı Ve Perşembe günü boş kayıkçı niye yok diye merak etmeyiniz,Av günleri dışında Bulgurlu Kurusıkı fişeklerle yemleme yapılıyor!
Mart ve Nisan aylarında TIKIR ördek sayımı yapılacak şimdiden söyleyeyim..
Kulüplere,Federasyonlara,Avbis'e,Kotalı Avcılığa,DKMP'ye laf etmekle herşey çözülüyor zaten..Sorunun hiçbiryerinde biz yokuz..
Tüketerek tükeniyoruz beyler..
Biz birşeyler yapmazsak KİMSE BİRŞEY YAPMAYACAK!
Ama anlamıyoruz,anlayamıyoruz..
-
Elinize yüreğinize sağlık ne güzelde açıklamışsınız
-
Bu ülkede Çulluk gibi bir hayvanın gece avı yapılıyor. Kaç tanesi bir yemek eder. İnsan bu yaptığından nasıl zevk allır anlayamıyorum. Korkunç sayılardan bahselediyor. Ormanın içinde bukadar meşakatli olan bir av nasıl bu kadar ucuz yollarla katlediliyor. Hatta bir çok avcı sabahtan akşama kadar ormanlarda tırım tırım gezerek avladığı bu hayvanı günün sonunda akşam bekinde de avlıyor. Köpeksiz avcılık yapan dostlarımızı imtina ediyorum. Kanunen belirlenmiş sürelerde Çulluk avını akşam bekinde de yapabilirler belki. Fakat bu kadar elit olduğu düşünülen bu güzel avda gündüz köpekle avcılık yapıp, üstelik limitleri tamamlayabilecek şekilde güzel bir Çulluk avı yapan biri için, bir de akşam bekine kalmak biraz doyumsuzluk olur düşüncesindeyim. Tuncay Hocamın'da dediği gibi birazda bizde bitiyor. Her kez kimseden değil belki ama en azından bir iki yakın arkadaşından ve kendinden sorumludur. Yoksa gelicek nesilleri bırakın biz bile yakın gelecekte av bulma ve sürekliliğini sağlama konusunda sıkıntıya düşeceğiz. İnsallah böyle olmaz. Herkeze rastgele.
-
Ne kadar güzel anlatmışsınız Tuncay Bey.
-
büyük alışveriş merkezlerindeki tüketim çılgınlığı gibi aynı avcılığın durumu...bu durumun en büyük sorumlusu geçmişten atadan gelen yanlış avcılık,günümüzün yüksek imkanları...ikisi birleşince yok oluş kaçınlmaz...eskiden imkanlar kısıtlı,mühimmat az,araziler daha bakir,avcılar mobil değil herkes kendi yöresinde...günümüzde öylemi,imkanlar hatsafhada,herkes heryerde,ekipman çeşit çeşit,suni tarım...hepimiz duymuşuzdur babalarımızdan dedelerimizden ,site olmuş ,avm olmuş yerlerin yanından geçerken önce buralarda şunu avladık bunu avladık gibi...değişen iklim koşulları vs. vs.
giderek azalsada yine iyi dayanıyor hayvancıklar,ben umudumu kestim artık,ne avcılar nede kural koyanlar bunu çözemez,yokoluş kaçınılmaz gibi...
-
Tuncay Bey dilinize sağlık. Yazdığınız her kelimede haklısınız.Lakin çözüm için somut sonuçlar alabileceğimiz öneriler lazım ve ivedi olarak uygulanması gerekiyor. Malesef yakın gelecekte böyle bir yöntemde zor gözüküyor. Devletin yasklarla bir yere varabileceği yok. Bu konunun aslı bireysel eğitim ve bilinçlenmeden geçer. Oda malesef yakın gelecekte gözükmüyor.
-
Bizim milletimizin içinde avcı belgeli bohçacılar olduğu müddetçe tartışmaktan Ve konuşmaktan öteye gidemeyiz abi.Maalesef millet olarak elimizdekileri kaybettikten sonra değerini anlıyoruz.
-
Tuncay bey bütün anlattıklarınızı birebir bizde yaşıyoruz meralarımızda, bizzat gidip DKMP a şikayette ettim ama nafile, gelen giden yok. Peki bu konuda avcılar olarak ne yapabiliriz? önerileriniz nelerdir?
-
Dilinize sağlık Tuncay bey her kelimesine katılıyorum
-
Çok güzel ifade etmişsiniz Tuncay abi.Ellerinize sağlık.
-
Tuncay Hocam, ironi yaparak gayet güzel ifade etmişsiniz.. Aslında bu sadece avcılık için değil, küresel anlamda geçerli bir durum.. Maalesef suçlusu biziz.
Yazıyı okuyunca alttaki videoyu hatırladım. Sanırım durumu yeterince özetliyor.
https://www.youtube.com/watch?v=UcWF9WOcJAo
-
Tuncay hocam ağzınıza sağlık, avcılardaki bu sapkınlığı bence sosyal medya tetikliyor, çoğu EN ÇOK BEN hastalığına yakalanmış durumda.. en çok avı ben vurdum en iyi tüfek bende var, en pahalı araba benim demek için fotoğraf yarışına giriyor.. zamansız yapılan avların hepsi sezon içinde vurulmuş gibi paylaşılacak maalesef..
insanların gelir düzeyi yükseldi imkanlar eskisi gibi değil iyi av yapan köpekler çoğaldı bir de herkes yarışa girince kaçınılmaz son sanırım :(
-
Sorunu tespit eden bu tespitini yaparken çözümünü de tasarlamıştır sanırım.
Şimdi Tuncay Beyden nasıl bir çözüm önerisi olduğunu da alabilirsek (tabii bir iki öneri daha gelebilir sohbet devam ederken) böylece fazla dağılmadan dar bir kanal içinde hem fikir çeşitliliğinden faydalanıp hem de ortak noktalarda bir fikir birliğini zorlayarak düşünceyi eyleme geçirme aşamasını yakalayabiliriz.
Konunun önemine binaen katıldım ve sonucu merak ediyorum.
Buyurun efendim.
Kıymetli Dostlar,
Türkiye Avcılığı ve Av Hayvanları açısından Yaban Hayatı olarak tükenişe doğru gidiyoruz.Biz bu kötü gidişe dur demezsek ,ne hükümet, ne DKMP, ne Federasyonlar ve Konfederasyonlar demez ve dahası diyemezler.
Harmanda biçer makinasının üzerinden bıldırcın vuranlar ''AVCI DEĞİLLERDİ'' ... Yine el kadar Üveyikleri Temmuz'da çeşme başında çobanlar vurdu zaten yada kendini bilmez bir iki köy delikanlısı..Açılışta dağda taşta öten teypleri hep birileri ve başkaları kurdu yerli kuşa..Ağustos ve Eylül'de Eber'de kayıkçıları kuş gözlemcileri kiraladı, gölün içinden gelen sesler atılan binlerce fişek ya Düğün ya da asker uğurlamasında atıldı.
Bıldırcın diye kota alıp Ankara'nın,Eskişehir'in,Kırıkkale'nin Çilini,Kınalısını,Tavşanını da zaten kendini bilmez birkaç eli tüfekli bitirdi!
Açılışta bütün bir Alay Keklik bulamama sebebi az gezmemiz,kuşlar rüyalarında antrenman yapmışlar anlaşılan ondan bu tepeden başımı gören keklik 100 metreden bağırıp gidiyor!
Açılıştan 1 hafta önce meraya kurulan çadırlar Kamp amaçlıydı, çeşme yalaklarında temizlenen av hayvanları değil köyün piliçleri...
Bu arada Eber ve Çivril'de Pazartesi,Salı Ve Perşembe günü boş kayıkçı niye yok diye merak etmeyiniz,Av günleri dışında Bulgurlu Kurusıkı fişeklerle yemleme yapılıyor!
Mart ve Nisan aylarında TIKIR ördek sayımı yapılacak şimdiden söyleyeyim..
Kulüplere,Federasyonlara,Avbis'e,Kotalı Avcılığa,DKMP'ye laf etmekle herşey çözülüyor zaten..Sorunun hiçbiryerinde biz yokuz..
Tüketerek tükeniyoruz beyler..
Biz birşeyler yapmazsak KİMSE BİRŞEY YAPMAYACAK!
Ama anlamıyoruz,anlayamıyoruz..
-
Sorunun önemli bir kısmının "BİZDEN KAYNAKLI" olduğu noktasında hemfikir olabilirsek,çözüm için elbet birkaç kelam ederiz.
-
Pekala. Bana göre düzgün avcı, bohçacı avcı diye kavramlar çeldirici kavramlardır.
Bohçacı dediğimiz, düzgün dediğimiz avcı ile aynı mahallede oturan aynı kahvede sohbet eden, belki aynı kulübe üye insanlar.
Kuralsızın yaptığını görmezden gelen kurallı avcı bu hareketi ile kuralsızı destekliyor.
Kuralsız avcı, rastladığında abi dediği kurallı avcının ne yaptığına dikkat etmeyerek üstü örtülü yok sayıyor.
Dolayısıyla biz hep birlikte işlenen hatanın eşit paylı ortaklarıyız. Yani ben düzgün bir avcıyım aha da pulum diyerek kimse kendini bir kenara ayıramaz.
Zaten bizim kaynaklarımızı başkaları kuruttu diye bir savunma da olmaz. Yani hep birlikte hatalıyız.
Ve bu durumu bizden başka kimse de çözemez. Kanunla, bekçi ile, müdür ile olacak iş değil bu.
Şimdi kendimiz bu hale getirdiğimiz bu durumu yine kendimiz nasıl düzeltebiliriz?
Sorunun önemli bir kısmının "BİZDEN KAYNAKLI" olduğu noktasında hemfikir olabilirsek,çözüm için elbet birkaç kelam ederiz.
-
 Yaklaşık 40 gün içinde 20'den fazla BİMER başvurusu yaptım. Bölge müdürlüğü çalışanları, daire başkanlıkları,genel müdür ve yardımcıları.. Hepsinin mail adreslerine de yazdım konuları..
İlk başlarda ''Mesai saatleri dışında çalışmıyoruz. Mesai saatleri dışında 156'yı arayın. OHAL'den dolayı denetim yapamıyoruz. Size şahsi telefonlarımızı veremeyiz...'' diyordu müdire hanım. Sonra beni bölge müdürlüğünden ve daire başkanlığından aramaya başladılar... Şimdi hafta sonuda denetim yapıyorlar 8) 8) 8)
Olmak ya da olmamak bizim elimizde.. ''İhlas ile kim ne isterse Allah verir'' DKMP görelilerini de diğerlerini de göreve sevk edecek biziz. Mücadele etmeden öylece beklersek hiç bir şey olmaz!
Yeni Başvuru Çıkış Yap
Başvuru Sorgula

Başvuru sayısını giriniz.

Başvurularım
17.10.2017 - #1701535773
16.10.2017 - #1701530992
13.10.2017 - #1701519662
12.10.2017 - #1701513300
07.10.2017 - #1701483635
03.10.2017 - #1701457618
28.09.2017 - #1701430297
25.09.2017 - #1701405881
21.09.2017 - #1701384686
20.09.2017 - #1701375914
19.09.2017 - #1701364614
18.09.2017 - #1701359030
15.09.2017 - #1701341492
14.09.2017 - #1701332143
13.09.2017 - #1701326086
12.09.2017 - #1701320894
11.09.2017 - #1701316815
19.09.2017 - #1701364614
18.09.2017 - #1701359030
15.09.2017 - #1701341492
14.09.2017 - #1701332143
13.09.2017 - #1701326086
12.09.2017 - #1701320894
11.09.2017 - #1701316815
#1701316815 Başvuru Detayı
Başvuru Tarihi:
-
Ağzınıza sağlık Tuncay Bey;Bizleri canilikten ayıran yanımız vicdanımızdır,vicdan da bizim el frenimizdir hayatta.Yeşili,doğaya,hayvanları sevmeyen insana ne avbis,ne kota,ne ceza fayda eder.Onun içindir ki işimiz zor.
-
Tuncay Bey dilinize sağlık. Yazdığınız her kelimede haklısınız.Fakat bu durum dermansız bir dert.
-
diline emeğine sağlık tuncay hocam bilirsin daha önceki serzenişlerimi hatırlarsın belki bu sondu
http://avlakforum.com/frm/index.php?topic=194467.msg1400025#msg1400025
cevap sayısına bakınız hocam !,,,..
asıl konu duyargasızlığımız aslında.
kanayan yarama tuz bastın hocam.
saygılarımla.
-
Bakın birileri 2016 yılında şöyle bir çalışma başlatmış.
Gümüşhane Doğa Koruma Milli Parklar Gümüşhane Şube Müdürlüğü, yaban hayatına destek olmak için köy yerleşim yerleri dışında bulunan tarlalara Buğday, Karabuğday, Yonca, Korunga, Arı otu ekimi yapıyor.
Edinilen bilgilere göre; Gümüşhane’de 2014 yılında başlatılan proje kapsamında toplam 60 Köyde, 128 tarlada, 461 dönüm arazide ekim yapılırken, 10 dönüm arazi nadasa bırakıldı. Geçtiğimiz yıllara oranla yoğun bir çalışma yapılan 2016 yılında; tarla ekimi yapılan köy sayısı 33 olurken, ekilen tarla sayısı 67 ekilen alan 210 dönüm olarak gerçekleşti.
Proje; Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından, yaban hayvanlarının yaşam alanlarının korunması, geliştirilmesi ve iyileştirilmesini sağlamak, habitatların iyileştirilerek Yaban Hayvanı-İnsan Çatışmasını azaltmak, yerleşim ve tarım alanları üzerindeki baskıyı azaltmak amacıyla sürdürülüyor. Proje, Yaban Hayvanlarının Doğal Ortamlarda Desteklenmesi Eylem Planı kapsamında gerçekleştirilirken, yerleşim yerlerine uzak boş arazilerde, arazi sahiplerinin oluru alınarak ve ekilen tarlanın biçilmemesi şartıyla yemlik bitki ekimi yapılıyor.
Devamını görmek isteyenler için : http://www.gumuskoza.com.tr/bu-proje-baska-proje.html (http://www.gumuskoza.com.tr/bu-proje-baska-proje.html)
Aynı haber başka bir yerde
Geçtiğimiz bahar aylarında Gümüşhane Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğü'nün desteğiyle doğal yaşama destek veren Günay köyü muhtarı Çubukçu, ektikleri tohumların filizlenip yaban hayatına ve özellikle kuşlara doğal besin kaynağı olduğu için çok mutlu olduğunu söyledi.
Son yıllarda devlet desteğiyle birlikte köylerde artık ekilmeyen arazilere buğday gibi kuşların besin kaynağının ekilmesinin doğal yaşama büyük destek verdiğini kaydeden Çubukçu, “Ülkemizde son yıllarda köylerden kentlere doğru göçün artması neticesinde köylü artık toprağı işlemiyor, ekip biçmiyor. Haliyle bu durum Gümüşhane gibi kuş türleri açısından zengin olan ilimizde türlerin göç etmesine neden oluyor. Ekosistem bir zincir gibidir, eğer siz zincirin bir halkasını koparırsanız onu eski haline getirmesi güç olacağı gibi zamanla diğer halkaların da koptuğunu görürsünüz” dedi.
Kızları Beyza, Çağla ve yeğeni Emine Çubukçu ile gözleri gibi baktıkları buğday tarlalarının önce boy, şimdilerde ise başak verdiğini dile getiren Çubukçu, şimdiden köylerindeki kuş sayısının ve çeşidinin arttığını gözlemlediklerini söyledi.
http://www.iha.com.tr/haber-bu-koyde-kuslar-ac-kalmadi-668255/ (http://www.iha.com.tr/haber-bu-koyde-kuslar-ac-kalmadi-668255/)
-
Zonguldak'ta da şöyle bir çalışma yapılmış,
Keklikler İçin Özel Besin TarlasıZonguldak'ın Devrek İlçesi'nde, geçen Eylül ayında doğaya salınan 500 kekliğin beslenmesi için bölgede 9 ayrı noktada buğday ekimi yapıldı.
18 Kasım 2015 Çarşamba 11:14
https://www.haberler.com/keklikler-icin-ozel-besin-tarlasi-7886873-haberi/ (https://www.haberler.com/keklikler-icin-ozel-besin-tarlasi-7886873-haberi/)
-
Valla söyleyecek o kadar söz var ki nereden başlayacağım bilemiyorum.
Kısa ve öz olarak şöyle özetleyeyim.
Balık baştan kokuyor malesef.İdare olarak başımızda bulunanlar bağlı bulundukları bakanlıklara tepeden kondurulunca bu işler böyle olur malesef.
Tarım ve Orman Bakanlığında saha deneyimi ve tecrübesi olmayan bu işe gönül vermiş kişiler bu makamlarda olmadıkça bu işler düzelmez.
Bu baskıdanda av hayvanları kurtulamaz.
Valla bazen diyorum ki şu hayvanların nesli tükensede hepimiz kurtulsak.
Az kaldı ama 10 yıl sürmez.Biraz daha gayret edersek o da olacak.
-
Konu açılınca belki örgütlenebiliriz diye heyecanlanmıştım ama görüyorum ki henüz biz örgütlenemeden örgütlü bir çaresizlik geliyor üstümüze doğru.
-
Konu açılınca belki örgütlenebiliriz diye heyecanlanmıştım ama görüyorum ki henüz biz örgütlenemeden örgütlü bir çaresizlik geliyor üstümüze doğru.
Fatih hocam biliyorsunuz OHAL uzatıldı.Şimdi burada örgütlenmek falan denildiğinde yanlış anlaşılır maazallah.
Valla atarlar bizi kodese yediğimiz önümüzde yemediğimiz arkamızda olur.
😀😀😀😀
-
Vallaha ilk taşı Tuncay KAHRAMAN attı. :) Ben sadece galeyana geldim. :)
Siz suçu kabul edin sonra ben çareyi söylerim dedi, gitti. Bütün ümidimiz geri gelir diye. :)
Fatih hocam biliyorsunuz OHAL uzatıldı.Şimdi burada örgütlenmek falan denildiğinde yanlış anlaşılır maazallah.
Valla atarlar bizi kodese yediğimiz önümüzde yemediğimiz arkamızda olur.
😀😀😀😀
-
Benim çare bulmak gibi bir iddiam yok olamaz da.Ama Çare olacaksa O "Bizden " gelecek!
-
Çok radikal kararlar ve tedbirler gerekiyor Hocam ya da Sıfıra varmak!
-
Çok net bir konu Sayın Kahraman, tükenişin fitili ateşlendi malesef, çevremde hep diyorum ördek sezonu ülkemizde kapanmıyor, keklik bıldırcın ile açılıyor vs vs... malesef bunu yapanlar hepimizin bildiği tanıdığı ve bizden olan dostlarımız.
Her insanda merhamet olmalı, avcı da ise iki kere merhamet olmalı, av hayvanlarına ne kadar ihtiyacımız var ise onların da biz gerçek avcılara ihtiyaçları var. Her kim olursa olsun ihbar edelim diyorum. Bu bir gambazlık değil otokontroldür bence. Mutlaka yapılmalı, çünkü şuan bunları yapanlar asla bazgeçmeyecekler. Av koruma memurlarına kızıyoruz belki ama bu anlamda en çok onlara yardımcı olmsmız gerek, tabiki görevini layıkı ile yapan görevlilerden bahsediyorum.
Saygılarımla.
-
Sanırım denemeden bilemeyeceğiz.
Çok radikal kararlar ve tedbirler gerekiyor Hocam ya da Sıfıra varmak!
-
Çok güzel konu oldu,bakalım neler çıkacak,merakla takip ediyorum.
-
Tuncay bey, gerçekten çok güzel anlatmışsınız elinize, aklınıza ve yüreğinize sağlık.
Ben bu olayın en büyük nedeninin ülkemizdeki eğitim seviyesinden kaynaklandığına inanıyorum. Geçmiş, gelecek, neden, niçin, sonuç gibi kavramları sorgulamayan gününü son günmüş gibi yaşayan ve gününü kurtardığını zanneden bireylerin yaşantısındaki fiilerin sonuçlarından, malesef toplumun tamamı etkilendi ve bu etki belirttiğiniz gibi tükenerek hızla devam ediyor. Allah yardımcımız olsun.
-
Tuncay bey, gerçekten çok güzel anlatmışsınız elinize, aklınıza ve yüreğinize sağlık.
Ben bu olayın en büyük nedeninin ülkemizdeki eğitim seviyesinden kaynaklandığına inanıyorum. Geçmiş, gelecek, neden, niçin, sonuç gibi kavramları sorgulamayan gününü son günmüş gibi yaşayan ve gününü kurtardığını zanneden bireylerin yaşantısındaki fiilerin sonuçlarından, malesef toplumun tamamı etkilendi ve bu etki belirttiğiniz gibi tükenerek hızla devam ediyor. Allah yardımcımız olsun.
İşte gerçek cevap.
-
Anlaşıldı.
Herkes, bu iş bitti, artık düzeltilemez diyor.
Ben konudan ayrılayım o zaman.
Eylemsizlik durumu söz konusu olduğundan Allah yardımcımız olsun diye de bir dilekte bulunamayacağım tabi ki.
-
Anlaşıldı.
Herkes, bu iş bitti, artık düzeltilemez diyor.
Ben konudan ayrılayım o zaman.
Eylemsizlik durumu söz konusu olduğundan Allah yardımcımız olsun diye de bir dilekte bulunamayacağım tabi ki.
Hocam olurmu yav,ençok sizin önerilerinizi merak ediyorum şahsen.
-
Fatih bey,
Konuya katkınız hepimiz için çok önemli, lütfen buralarda olunuz.
-
Eylemsizlik için değil, eyleme geçmek için burdayız..
Anlaşıldı.
Herkes, bu iş bitti, artık düzeltilemez diyor.
Ben konudan ayrılayım o zaman.
Eylemsizlik durumu söz konusu olduğundan Allah yardımcımız olsun diye de bir dilekte bulunamayacağım tabi ki.
-
Anlaşıldı.
Herkes, bu iş bitti, artık düzeltilemez diyor.
Ben konudan ayrılayım o zaman.
Eylemsizlik durumu söz konusu olduğundan Allah yardımcımız olsun diye de bir dilekte bulunamayacağım tabi ki.
Eylemsizlik için değil, eyleme geçmek için burdayız..
-
Bence burada yapılacak sözlü eylemlerle hiç bir düzeltme olamaz.
Hatta sokaklara çıkıp avazımız çıktığı kadar bağırsakta yine bir düzeltme olamaz.
Ortada bir düzeltme söz konusuyla evet birileri bizi fena şekilde düzeltiyor.
Eğitim seviyesiyle de alakalı değil bence bu işler.Eğer öyle olsaydı hepimizin çevresinde bu işleri yapan okumuş insanlarda vardır.
Burada sorun bence ahlaki çöküntü.
Allahtan korkmayan kuldan niye utansın ki.
-
Önce meseleyi anlamalıyız . Tuncay beyin söylediklerine tamamen katılıyorum. Bizim yani Türk milletinin en büyük karekteristik özelliklerinden biri !!! kabahatı asla kendimizde aramayız. Her zaman suçlayacak birilerini arar dururuz .... Koy kardeşim şapkanı önüne... Düşün az beynini çalıştır...
Bu hayvanı DKMP mi bitirdi MAK kararlarımı bitirdi , Çiftçimi bitirdi. Yoksa bıldırcın diye ava çıkıp el kadar keklikleri vuran avcı mı ?
Zamansız avcılık yapanlar mı. Meraya girip gözü dönmüşcesine kuş vuran şahışlar mı . Aza tamah etmeyen avcı mı . Aç gözlü avcı mı
Nesli azalan hayvan denildiği zaman hep keklik gelir aklımıza...
O kuşta bizim gibi Bu memleketin bir parçası . Bunu bitirirsek dahası gelmez
Ufak bir olayı anlatıyım benim bir yanım çiftçi tarlada ağustos sonu bıldırcın üveyik açıldı.
Karşımızda 4 avı meraya girdi . Ama öyle bir mera ki bıldırcının o meraya hayatta uğramaz.
Orada elinde silah taşıyan zihniyet çatır çatış keklik vuruyorlar el kadar keklikleri.
Aradım dkmp yi geldiler kontrol ettiler . Memurlar çıktı geldi tarlanın yanına. Sordum ne oldu kontrol ettik BELGELERİ tam dedi memur.
Beynimden vurulmuşa döndüm . Nasıl olur gözümün önünde vurdular
Burada bıldırcın olmaz.
Memur ... Bende biliyorum burada bıldırcın olmayacağını fakat. Elimizden bir şey gelmiyor belgeleri tam dedi
Keklikleri kesin bırakmıştır bir kayanın dibine dedi...
YAPACAK BİR ŞEY YOK BELGELERİ TAM Demesi çoğu şeyi açıklıyor bence
AHLAK PUSULASINI KAYBETMİŞ AVCILAR OLDUĞU SÜRECE ... BU İŞLER DÜZELMEZ
-
Önce meseleyi anlamalıyız . Tuncay beyin söylediklerine tamamen katılıyorum. Bizim yani Türk milletinin en büyük karekteristik özelliklerinden biri !!! kabahatı asla kendimizde aramayız. Her zaman suçlayacak birilerini arar dururuz .... Koy kardeşim şapkanı önüne... Düşün az beynini çalıştır...
Bu hayvanı DKMP mi bitirdi MAK kararlarımı bitirdi , Çiftçimi bitirdi. Yoksa bıldırcın diye ava çıkıp el kadar keklikleri vuran avcı mı ?
Zamansız avcılık yapanlar mı. Meraya girip gözü dönmüşcesine kuş vuran şahışlar mı . Aza tamah etmeyen avcı mı . Aç gözlü avcı mı
Nesli azalan hayvan denildiği zaman hep keklik gelir aklımıza...
O kuşta bizim gibi Bu memleketin bir parçası . Bunu bitirirsek dahası gelmez
Ufak bir olayı anlatıyım benim bir yanım çiftçi tarlada ağustos sonu bıldırcın üveyik açıldı.
Karşımızda 4 avı meraya girdi . Ama öyle bir mera ki bıldırcının o meraya hayatta uğramaz.
Orada elinde silah taşıyan zihniyet çatır çatış keklik vuruyorlar el kadar keklikleri.
Aradım dkmp yi geldiler kontrol ettiler . Memurlar çıktı geldi tarlanın yanına. Sordum ne oldu kontrol ettik BELGELERİ tam dedi memur.
Beynimden vurulmuşa döndüm . Nasıl olur gözümün önünde vurdular
Burada bıldırcın olmaz.
Memur ... Bende biliyorum burada bıldırcın olmayacağını fakat. Elimizden bir şey gelmiyor belgeleri tam dedi
Keklikleri kesin bırakmıştır bir kayanın dibine dedi...
YAPACAK BİR ŞEY YOK BELGELERİ TAM Demesi çoğu şeyi açıklıyor bence
AHLAK PUSULASINI KAYBETMİŞ AVCILAR OLDUĞU SÜRECE ... BU İŞLER DÜZELMEZ
Bu hayvanları bitirenleri başlıca sıralamaya kalkarsak
1 İçişleri Bakanlığı: Her önüne gelene silah üretim yetkisi vermesi ve hala kontrolsüz bir şekilde kaçak silah üretimi ve satışını engelleyemediği için.
2 Tarım Bakanlığı: Avrupanın yıllar önce geçtiği sıvı gübre uygulamasına geçemeyip kompoze gübreler kullanarak bir çok kekliğin katledilmesinden sorumlu olduğu için.
3 Orman Bakanlığı : Tarım Bakanlığının yapmış olduğu hatayı düzeltemeyip sadece para toplamayı felsefe edinmiş hiç bir iyileştirme yapamayıp av ve avcı popülasyonunu kontrol edemediği için.
Bu gün memleketimizde ki avcı sayısına bu popülasyonun dayanabilmesi sözkonusu değildir.
Bu gün Çanakkale de nesli tükenen keklik yarın Eskişehir ,Kütahya ,Ankara,Yozgat,Muş gibi illerde de tükenecek.
Bu sisteme sadece devlet dur diyebilir.Devlet şayet denetim ve kontrol uzuvlarını yeteri kadar kullanmayıp çanak tutarsa yasal olarak hiç bir hakkı olmayan vatandaşta gider sezon falan gözetmeden istediği avı yapar.
Daha basit haliyle suçlar cezasız kalırsa yada suçların cezası yeterli olmadığı zaman her türlü illegal eylem devam edecektir.
Balık baştan kokuyor yani.
-
@Tuncay KAHRAMAN bey yazı güzel. Diyecek yok gibi. Bende iki gün önce öğrendiğimi paylaşayım. Malatya da 21. de keklik başlayacak. Ancak iki gün önce öğrendiğim kadarı ile yaklaşık 1 AYDIR keklik avı yapılıyormuş. Duyunca inanmakta güçlük çektim. Hemen DKMP da bir görevliye ulaşarak durumu ve bölgeyi bildirdi. Görevliler kendilerinin bu dönemde yoğun bir kurs programına alındıklarını söyleyerek bu ara kontroller yapamadıklarını söylediler. içler acısı bir durum. DKMP ların tamda denetleme yapılacak zamanlarda personele eğitim programı düzenlemesi bence çok manidar..
-
Avcının vicdansızı en tehlikeli insanlardandır bana göre. yavru bilmez,gebe bilmez umursamaz vurur. mevsimi değil, zamanı değil demez telef eder. vicdanı olmayanın belgesi olmuş ne yazar... kitap yüklü eşek misali.... bizim camiamızda belgeli ve vicdansız avcımız çok. belgesizlerin üstüne kalıyor çoğu zaman yaptıkları... bu yüzden onların yaptıklarını gördükçe avcı olduğum için utandığım zamanlar çok olmuştur. RAD süresi 11. ayet: "Onun önünde ve arkasında Allah'ın emriyle onu koruyan takipçiler (melekler) vardır. Bir toplum kendilerindeki özellikleri değiştirinceye kadar Allah, onlarda bulunanı değiştirmez. Allah bir topluma kötülük diledi mi, artık onun için geri çevrilme diye bir şey yoktur. Onların Allah'tan başka yardımcıları da yoktur."
biz camia olarak önce topyekün elimizi vicdanımıza koymamız gerekiyor. siz kendinizi değiştirmedikçe Allah sizi değiştirmez.
--bizim camia satın almasa şu an tüm av bayileri teyip satamaz. talep var ki adamlar teyip getiriyor. talep var ki uzun mesafe fener getiriyor. .. arkadaşların dediği gibi önce şapkalarımız önümüze bir insin bakalım.
-
Kıymetli Dostlarım,
Konunun gördüğü ilgi maalesef ''Benelli mi Beretta mı ?'' yada ''Setter mi Pointer mi ?'' konularının çok gerisinde.Şahsen hiç şaşırmadım, kendimce çözüme dair birkaç öneri de bulunacağım.
1-Bu ülkedeki hiçbir sorun ''Eğitim Politikasından'' bağımsız düşünülemez, maalesef yapabildiğimiz EZBERE DAYALI ÖĞRETİM SİSTEMİ dir ve derdimize derman olmamaktadır!
2-Bu toplumun bu kadar kolay silahlanması hemen önlenmelidir, Ulusal gazetelerde Faturasız Silah satışı reklamlarını son 3 yıl öncesine kadar gördüğümü hatırlıyorum..
3-Mevcut avcı sayısı AVCILIK BELGESİ VE PUL SATIN ALAN kişi sayısının en az 10 katıdır.Av tüfeği sahibi olmak güçleştirilmeli, Avcılık yapmak isteyen insanlar Almanya modelinde olduğu gibi çok ciddi eğitim ve imtihanlardan geçirilmelidir.
4-Korunma? amacıyla silah alanların silahlarını ev yada bahçe dışarısına çıkarmaları engellenmelidir.
5-Her ilçede en az bir DKMP Denetleme ekibi olmalıdır,Avcılar kulüplerine yanında Orman Muhafaza,Jandarma,Milli Park görevlisi olduğu halde denetleme ve cezadan pay alma hakkı tanınmalıdır.
6-Kulüplere yatırılan harçlardan ayrılan bütçeyle ÜRET -VUR felsefesi aşılanmalı ve Kınalı,Çil,Quail gibi hayvanları üretip salıp vurma hakkı tanınmalı gerekli yardım yapılmalıdır.KIBRIS MODELİ.
7-Din görevlileri yardımıyla Cami kanalından gece avı,zamansız ve kaçak avlanmanın caiz olmadığı her fırsatta vurgulanmalıdır.
8-Rusya'dan Afrika'ya kadar bıldırcın ve üveyik gibi hayvanların göç yolu üzerinde katledilmelerine ülkelerin ortak konsensüsüyle engel olunmalıdır.2 Yıl önce Kuzey Ülkelerine LOCKVOGEL firmasının 100.000 teyp sattığı bilgisi bazılarımızca malumdur..
Bizden Kuzeyde ve Güneyde teyp,ağ germek serbest iken bizim bu kurala riayet etmemizin hiçbir getirisi yoktur..
9-Müeyyideler öyle sert olmalı ve uygulanmalıdır ki, Avcılık belgesi sahibi olup avlanma izni olmayan bir vatandaş eline silahı alırken bin kez düşünmelidir.
Aklıma hızlıca gelen maddeler bunlar tabi ki sayfalarca öneri olabilir bu konuda..
Ne yazık ki tükenişi görmeden akıllanacağa benzemiyoruz..Çok ümitli olmak şu pozisyonda safdillik gibi geliyor insana.
-
Deveye boynun eğri, demişler; nerem doğru ki, demiş. Eğitim sistemi çökmüş, enflasyon almış başını gitmiş,işsizlik hat safhada dış ülkelerle gerilim hat safhada nasıl bir gelecek bekliyor çocuklarımızı belli değil. Çözümünü bulsak birşeyler yapmak istesek muhatap bulamayız. Ohal devam ediyor daha fişek alamıyoruz internetten ruhsatsız tüfek satılıyor peynir ekmek gibi.
Aslında bu konu asıl gerçek konumuz ama şuan herkesin eli kolu bağlı Tuncay ağabeycim. Böyle karamsar düşünmekte istemiyorum ama gerçekler bunlar.
-
Bir arkadaşımız eğitim şart diye yazınca bir başkası da ''çevremizde üniversite mezunu olanlar dahi kaçak av yapıyor'' demiş.Eğitim ile öğretimi karıştırmamak gerek.İngilize sormuşlar; nasıl asil olunur? diye.Cevap vermiş; 3 üniversite bitireceksin.Sonra eklemiş ama üç üniversiteyi sen değil birini deden, birisini baban, birisini sen bitireceksin. Toplumun tamamı çok eğitimli ve olgun olsa zaten kanunlara yargıçlara polise gerek kalmazdı.Trafiğe bir bakın kurallara uyduğunu düşünen çoğu kişi polisten ceza yememek için kurallara uyuyor. Bu kurallar benim ve diğer sürücülerin canı için çok önemli diyebilen kaç kişi var? Yani polis yoksa her türlü kural ihlali yaparım diyor. Toplumun büyük çoğunluğu yeterli olgunluk ve bilinç düzeyine gelinceye kadar( tabii çok zor) denetleme ve cezaların çok sıkı ve caydırıcı olması şart.Belgeli avcı ciddi paralar yatırıyorsa ,devletin bu paranın tamamını onun hakkını koruyup uygun av kaynakları yaratma zorunluğu vardır. Yoksa Tuncay Bey'in dediği gibi biz benelli mi beretta mı tartışmasını yapar durur, avbiste kota kaç olmuş, yılda 60 mı 80 mi ava gideceğiz diye havanda su döveriz. İmkanları olan bir avuç avcı zamana ve paraya acımayıp 1000 km yol tepip uzaklara belli avlaklara gidip keklik bıldırcın vurup hobisi yerine getiriyor. Bir anket yapılsın bakalım 140 000 avcının kaç tanesi bütün bir yıl tüfek atmadan bıldırcın ve kekliğin yüzünü görmeden sezon kapatıyor. Saygılar.
-
Tuncay bey eğitim sistemiyle ilgili tespitlerinize katılmakla birlikte bireysel silahlanmayla ilgili görüşlerinize katılamıycam... Çünkü konu silah olunca sadece av konusu değil bir çok konu gündeme gelir. İstiklal harbi eldeki silahlarla başlamış sonra düzenli ordu oluşmuştur. Özellikle bulunduğumuz coğrafyada bu çok daha önemlidir. Hele ruhsatlı silahını vatandaşlar evinin kapısından dışarı çıkaramasın gibi bir öneri (ki şuan bulundurma ruhsatlı tabanca ve yivliler öyle) olmaması gerekir. Mesele bir silah kültürü oluşturma meselesidir. Çok ciddi eğitimler ve pisikolojik testlerden geçen vatandaşlar silahı kolayca almalı ve taşıyabilmelidir. Eğitimli kullanıcı bilinçli nesilleri yetiştirir.
Şuanki avcılıkla ilgili yaşadığımız durumun her keste silah olmasından değil, bu konuda eskiden beri gelen Kötü avcılık kültürümüzden kaynaklı olduğunu düşünüyorum.
Demem odurki bir şeyi düzelteceğiz derken, başka hayati konuları bozmamalıyız. Son olarak eğitimin şart olduğu fikrinde birleştiğimizi görüyorum, allah sonumuzu hayır etsin.
-
Ağzına sağlik ustam mükemmel bir yazıt üzerine söylenecek tek kelime yok. Birilerini doyuranlar yada işi başindan bağlayanlar malı götürüyor kırıyor av günü yasak yer limit sezon fark etmez. Kalanlarida kalirsa eğer toplamak için debelenip duruyoruz
-
Fatih Beye katılıyorum. Ben de bireysel silahlanma konusunda bu tarz bir düşünceye sahibim.
Ama mutlaka ciddi bir eğitim ve psikolojik kontrolden sonra olmalı bu.
Millet olarak silaha meraklıyız fakat bu iş maalesef ''merak'' tan ileriye geçmiyor. Geçen gün cahil cesareti yüzünden az kalsın yanımdaki arkadaş silahlı yaralanmaya maruz kalacaktı. Allah korudu.
Bu iş sadece eline silah alıp caka satmakla veya hedefe atış yaptığı zaman vurmakla olmuyor.
Oyüzden ateşli silah konusunda farkındalık sahibi olmak çok önemli. Bilinçli şekilde silahlanmaya ben herzaman evet derim.
Tuncay Hocam çözüm konusunda güzel önerilerde bulunmuş. Keşke bunlar uygulama olarak hayata geçirilse...
-
Bence burada yapılacak sözlü eylemlerle hiç bir düzeltme olamaz.
Hatta sokaklara çıkıp avazımız çıktığı kadar bağırsakta yine bir düzeltme olamaz.
Ortada bir düzeltme söz konusuyla evet birileri bizi fena şekilde düzeltiyor.
Eğitim seviyesiyle de alakalı değil bence bu işler.Eğer öyle olsaydı hepimizin çevresinde bu işleri yapan okumuş insanlarda vardır.
Burada sorun bence ahlaki çöküntü.
Allahtan korkmayan kuldan niye utansın ki.
Suat bey Ankarada suyun başındayız.. Kapıları aşındırarak ufak bir görüşmem oldu ... söyledikleri cümle şu
Bürokrasinin içinde de çok avcı var onlar el atmadığı sürece dahada zorlaşacak dedi...
-
Kıymetli Dostlarım,
Konunun gördüğü ilgi maalesef ''Benelli mi Beretta mı ?'' yada ''Setter mi Pointer mi ?'' konularının çok gerisinde.Şahsen hiç şaşırmadım, kendimce çözüme dair birkaç öneri de bulunacağım.
1-Bu ülkedeki hiçbir sorun ''Eğitim Politikasından'' bağımsız düşünülemez, maalesef yapabildiğimiz EZBERE DAYALI ÖĞRETİM SİSTEMİ dir ve derdimize derman olmamaktadır!
2-Bu toplumun bu kadar kolay silahlanması hemen önlenmelidir, Ulusal gazetelerde Faturasız Silah satışı reklamlarını son 3 yıl öncesine kadar gördüğümü hatırlıyorum..
3-Mevcut avcı sayısı AVCILIK BELGESİ VE PUL SATIN ALAN kişi sayısının en az 10 katıdır.Av tüfeği sahibi olmak güçleştirilmeli, Avcılık yapmak isteyen insanlar Almanya modelinde olduğu gibi çok ciddi eğitim ve imtihanlardan geçirilmelidir.
4-Korunma? amacıyla silah alanların silahlarını ev yada bahçe dışarısına çıkarmaları engellenmelidir.
5-Her ilçede en az bir DKMP Denetleme ekibi olmalıdır,Avcılar kulüplerine yanında Orman Muhafaza,Jandarma,Milli Park görevlisi olduğu halde denetleme ve cezadan pay alma hakkı tanınmalıdır.
6-Kulüplere yatırılan harçlardan ayrılan bütçeyle ÜRET -VUR felsefesi aşılanmalı ve Kınalı,Çil,Quail gibi hayvanları üretip salıp vurma hakkı tanınmalı gerekli yardım yapılmalıdır.KIBRIS MODELİ.
7-Din görevlileri yardımıyla Cami kanalından gece avı,zamansız ve kaçak avlanmanın caiz olmadığı her fırsatta vurgulanmalıdır.
8-Rusya'dan Afrika'ya kadar bıldırcın ve üveyik gibi hayvanların göç yolu üzerinde katledilmelerine ülkelerin ortak konsensüsüyle engel olunmalıdır.2 Yıl önce Kuzey Ülkelerine LOCKVOGEL firmasının 100.000 teyp sattığı bilgisi bazılarımızca malumdur..
Bizden Kuzeyde ve Güneyde teyp,ağ germek serbest iken bizim bu kurala riayet etmemizin hiçbir getirisi yoktur..
9-Müeyyideler öyle sert olmalı ve uygulanmalıdır ki, Avcılık belgesi sahibi olup avlanma izni olmayan bir vatandaş eline silahı alırken bin kez düşünmelidir.
Aklıma hızlıca gelen maddeler bunlar tabi ki sayfalarca öneri olabilir bu konuda..
Ne yazık ki tükenişi görmeden akıllanacağa benzemiyoruz..Çok ümitli olmak şu pozisyonda safdillik gibi geliyor insana.
Tuncay bey bu maddelerde ikisi çok dikkatimi çekti.
1. EĞİTİM kesinlikle katılıyorum . Eğitim bir binanın temeli gibi düşünürüm her zaman
2 DİN gerçekten çok doğru bir noktaya değindiniz. Dinimizde avcıyı avcılığı anlatmak lazım.
Kısaca eğitim ve din bizim olmazsa olmazımız
-
Evet egitim öğretim önemli faktör ona katılıyoruz da !
Bu gün sadece köylü yada evraksız avlanan cahil eğitimsiz kesim mi olayları buralara getirdi ?
Hayır.
Etrafımıza baktığımızda bütün suçları işleyenlerin o zaman eğitim ve öğretim almamış cahil kişiler olması gerekmez miydi?
Peki öylemi ?
Hayır.
Demekki sadece eğitim ve öğretimle olmuyor bu işler.
İslam ahlakı ve kuralları başta olacak, hak hukuk gözetilecek,medeni kanunlarda suç işleyeni cezasız bırakmayacak.
Vs vs vs.
Bize çok uzak kavramlar bunlar.Ne o kültüre ne o eğitime ne de o kanunlara sahip değiliz.
İslam ve müslümanlığın gereklerinide hayatımıza uydurmuşuz.Olması gerektiği gibi değilde istediğimiz yaşantıya göre.
Şimdi nereden tutarsanız tutun bir yer hep elinizde kalıyor.
Velhasıl yazıyoruz ama hiç bir sonuç ve iyileştirme
olmayacak.
Bizi duyanda ,değer verende yok.Kime anlatıyorsak derdimizi...
-
Bir yakınım anlatmıştı avcılığın hayvan popülasyonunun azalmasına etkisi sadece yüzde 3 müş diyordu. Geri kalanı yapılaşma, iklim değişiklikleri, genişleyen tarım alanları vs. Diye. Bilinçsiz avcılık mutlaka bir etken ve mücadele edilmesi gereken bir durum.fakat gözden kaçan asıl etken doğal alanlarını en hızlı tüketen, korumayan , toprağına, ağacına ormanına sahip çıkmayan bir ülke olmamız. Bir dere boyu yapılan hes ler, ormanlık alanda maden araması, taş ocakları , mermer ocakları vs. Bunlar ekosistem koruma alanlarına statü değişikliği ile maden ruhsatı , inşaat ruhsatı verile verile en değerli yerler betonlaşıyor. Sadece İstanbul’a yapılacak yeni havaalanı ile bir sürü sulak alan kurutuldu. Yanlış sulama ve sondaj yüzünden Anadolu’da onlarca göl kurudu. Bunların acı sonuçlarını ilerleyen zamanda göreceğiz. Şunu düşünmemiz lazım, su ve orman yoksa hayat yoktur, av yoktur.
-
Bir belgeselde izlemiştim, popülasyon azalmasında avcılık 5. sırada etken, en başta zirai ilaçlar var. Daha sonra yeşil ve sulak alanların azalması, çevre kirliliği vb. Ülkemizde avcıdan alınan para doğa için harcansa bu denli av sıkıntısı olmaz. Avrupa, amerika gibi ciddi miktarda hayvan üretilip doğaya bırakılmalı. İngilterede sadece yılda 50 milyon sülün yetiştirilip salınıyor. Ülkemizde av kültürü de yeterli değil maalesef. Eğitimdeki yetersizlik her konuda problem oluşturuyor.
-
500 deyil 1000 sülün hatta fazlası olsun ,
en ücra yol yolak olmayan bir bölgeye bırakılsın ve avı yasaklanıp bölge ava kapansın civar mezra köy kasaba şehir vs. ilan olsun biz buraya sülün saldık koruyun avı yasaktır vs. diye,..
bir ay sonra sayılsın sayı ne kadar diye idda ediyorum yüzde olarak %90 ' ı yok olup yakalanıp avlanmış olur.
evvela eğitim akademik destekli, sonra vicdani limit yer etmeli beynine kazılmalı sivil halkın çoluğuna çocuğuna avcılara ve avcı olmayan yamyam zümre dahil bilgilendirilmeli bu ülkede ne geldiyse başımıza bilgisizlik ve cehaletten kurtulamayışımızdan gelmedimi allahaşkına hala gelmekte doğuda hala şehitkanı kurumadan yenisi ekleniyor cehalet heryanımızı sarmış sarmalamış zaten dualarla ayaktayız allah milli birlik bütünlüğümüzü bozmasın.
yapılan araştırmalardaki % 3-5 lik oranlar avlanma ile ilgili popilasyon baltalaması biter yukarıda arkadaşların verdiği bilgileri baz alarak oran bu kıstastaysa geri kalan % 90 küsürlük oran için kafa yormalı ve gerekli tedbirler bir an evvel alınmalı yoksa şimdiden görülebilen kaçınılmaz olan nihai son belli şu gün itibariyle. arılar daha yok olmadı daha zamanımız var geçdeğil hiçbirşey için yeterki birlikte toplumsal olarak iyi ve güzellikler için doğru liderlikle hareket edip doğayı koruyabilelim.
saygılarımla.
-
Bir bölgeyi sadece ava yasaklamayla bu iş olmaz. Hem ciddi miktarda hayvan salınmalı, bölgeye düzenli yem bırakılmalı, yırtıcı sayısı kontrol edilmeli, bölgede popülasyonu tehdit eden hastalık, kirlilik vb. var mı araştırılmalı. İki yıl önce eski parayla 4 trilyona yakın ruhsat, pul, vergi toplandığını okumuştum avcılardan. Bu para doğaya harcansa yeter.
-
Çok güzel bir konu açılmış, yazanların eline diline sağlık.
Çok doğru maalesef keklik tükeniyor, Ankara avcısı olarak bunu net bir şekilde hissediyoruz. Bir önceki yıla göre yarısından daha az keklik görüyoruz.
Avcılar olarak yapılan uygulamalar ve yıldan yıla meradaki avın değişimini takip ve analiz ederek yönlendirmeye çalışmalıyız.
Ankara Meralarında 4 yıldır keklik avlarım,
4 yıl önce: meraların yarısı kapalı yarısı açık, : nereye gidersen git her gittiğimizde keyifli av yapar bol keklik görürdük.
3 yılönce: yine meraların yarısı kapalı yarısı açık, : nereye gidersen git her gittiğimizde keyifli av yapar bol keklik görürdük.
Geçen yıl : hemen her yer açıldı, yıllardır yasak olan yerler açıldı diye tüm Türkiye avcıları hücum etti. meralar savaş alanına döndü hayvanın kaçacağı yer kalmadı, birisinden kaçsa diğerinin ayağının altına kondu. Ve ciddi bir azalmaya şahit olduk.
Bu Yıl: Merakla bekledik tüm meraları açmak iyimi oldu kötü mü oldu. Maalesef hiç iyi sonuçlar yok, keklik nerdeyse bitmiş. biraz bolluk olan yerde de o kadar bol avcı var ve hayvanın canına okuyor. 2 yıl önce 5-6 alay keklik olan meralarda 1 yada 2 tek keklik görmek çok acı bir durum. Aynı yorumu çevremizdeki tüm avcı arkadaşlardan duyuyoruz. Ankara’da keklik kırılmış durumda. Bu yıl yine açılışta yaşanan avcı baskısı manzarasından sonra durumun iyiye gitme ihtimali yok.
Bu kırımı yapan kim peki; hepimiz, belgeli avcılar, belgesiz avcılar, çoban çiftçi herkes. Belgeli avcılar olarak; suçu belgesiz avlanıyorlar , kaçak avlanıyorlar vs vs bahanelere atmamalıyız. Belgesiz kaçak zamansız avlananlar her daim var dı (azınlıkta olduğunu düşünüyorum) ama keklikte bir şekilde üremeye devam ediyordu. Meralarda görülmeye çoğalmaya devam ediyordu. Fakat şu an avcıların meraları doldurması ve aşırı baskısından dolayı keklik yeterince çoğalamıyor. Yoğun avcı nüfusuna karşı üreme hızı yetersiz kalıyor. Bunu kabullenme vakti çoktan geldi.
Belgeli, belgesiz, vijdanlı ,vijdansız, eğitimli, eğitimsiz, köydeki çobanı, çifçisi vakitli vakitsiz avlananı, hepsi bizim toplumumuz. Bunu değiştirmek engellemek bilinç seviyesini yükseltmek zaman alacak kavramlar belki 20 belki 50 yıl. . kaçak avlanan belgesiz avlanan hep vardı olmaya da devam edecek. Denetimler artarsa biraz daha engel olabilir.
Peki ne yapılabilir;
DKMP uygulamalarının farklı varyasyonları denenmelidir.
1. Tüm avlakların açık olması düşüncesi kulağa hoş geliyordu, avcı baskısının tüm alana yayılarak, avın daha rahat kalacağını ve üreme imkanı bulacağını düşünüyorduk. Fakat görülen o ki tablo hiçte öyle değil. Tüm meralarda keklik popülasyonu hızla azaldı. Demek ki avcı nüfusu artık çok fazla. Hele ki Ankara gibi bir yer de Bursa +İ stanbul + izmir +izmit + manisa + Eskişehir + Zonguldak + Trabzon + samsun + Karabük + Kastamonu + düzce + Balıkesir …. Liste daha uzar tüm bu illerden yoğun avcı baskısına maruz kalmaktadır.
2. Demek ki tüm meraları serbest yapmak iyi değilmiş (gerçekten umutlu olduğum bir yaklaşımdı fakat olmadı.) meraları bölerek 1 yada 2 şer yıl dinledirmek nadasa bırakmak faydalı olabilir. Yine birileri girip kaçak avlanır ama inanın o açılıştaki 10 ilin avcı baskısı olmaz ve hayvan üreme imkanı bulur.
3. Bir avlaktaki avcı baskısını azaltmak için, Avlaklara girebilecek avcı sayısını azaltmak denenebilir. Birçok avcı buna karşı çıkabilir, forumun diğer konularında okuyorum, kocaman avlağa çok az avcı sayısı var diye ama maalesef öyle değil. Bu avcı sayıları meralara fazla ve hayvanın kaçma şansı kalmıyor. Artık alay keklik göremiyoruz, her daim keklik dağılmış toplanmaya bile fırsat verilmemiş.
- Bu maddeler 2 yıl önce kişisel olarak karşı çıktığım durumlardı fakat görülen o ki kekliği korumak için bu tür önlemler almak gerekiyor.
Bunun dışında, beni rahatsız eden bir konuya değinmek istiyorum. Bu konu belgeli avcıların da hep yapmış olduğu ve vazgeçilmesi gereken bir durumdur. 15- 16 kişi minübüsle giderek, 15-20 mt ara ile kol dizilişi yapıp merayı kuruturcasına ava hiç şans vermeden dağlarda gezme alışkanlığını bırakmamız gerekmektedir. Bu düzen merayı katletmek, ava şans vermeden orada ne varsa alıp götürmek, düşman toprağı gibi davranmaktır. Kaçan bir tavşana 10-15 tüfek patlaması, 1 alay kekliğe 20 tüfek patlaması hayvana şans bırakmıyor. Bunu onurlu bir avcılık olarak görmüyorum. Bunun yerine 3-4 kişilik gruplarla araziye daha geniş dağılmak ava da, kendimize de, şans vermek iyidir.
Doğru yanlış haklı haksız belli değil, şu an için durum iyiye gitmiyor farklı varyasyonlar denenmeli. Denetimler arttırılmalı.
Sürçü lisan ettiysek af fola, avınız daim olsun, herkese rastgele.
-
Yaban tv yi izleyen sosyal paylaşım platformlarından paylasımları goren herkes avcı oldu. Ülkemizde avcı olma kriteri neredeyse olmadıgı ıcın 1000 tl parası olan bayıden tufek gişek alarak bu işe baslıyor.
Sonuc olarak ta dağ taş avcı doluyor ve ozellikle milli kuşumız keklik üzerinde inanılmaz bir baskı olusuyor.
Avlamakla keklik bitmez diyen arkadaslar; keklik avlaya avlaya biter ve yok olabilir. Biz bunu birkaç avlağıöızda yaşadık ve bizzat şahit olduk. O yuzden yok tarım ilacıymıs, yok yaşama alanlarının azalmasıymış gibi sebepleri öne surerek sucu uzerımızden atmayalım lutfen.
Öncelikle avcı olmak için ciddi prosedurler gerekli, bu işi gercekten gönül vermiş olan kişiler yapabilmeli. Yeni avcı olmak isteyen bir kişi o kadar cok eğitimden ve denetimden gecırılmeli ki, ava gönülden bağlı olmayan kişiler bu işlemler karşısında yılıp bu işe başlamadan vazgeçmeli. Gerçekten gönül vermiş kişiler ise yılmadan devam ederek avcı olmalı.
Kontrol mekanızması komple yenılenmeli ve çok ciddi cezalar getirilmeli. Kaçak avlanmayı düşünenyada kural dışı avlanmaya çalışan buna cesaret edememeli.
Kuş salımı yapılmasının çözüm oldugunu düşünmüyorum. Özellikle keklikte. Bununla ilgili yapılan hiç bir salımın ülkemiZde başarıya ulaştıgını duymadım. Bununla uğraşmaktansa popülasyonun bol olduğu yerlerden devlet gucuyle populasyonun az olduğu yerlere yerleştırme yapılabılır.
Ülke genelinde keklik için belli başlı meralar kaldığı için tüm Türkiyeden bu meralara( ankara, sivas vb) akın olmakta bu da az olan populasyonun cok daha hızlı bir sekılde azalmasına sebep olmakta. Bu sebeple gerekli tedbirler alındıktan sonra benim görüşüm keklik avının tüm ülke genelinde birkaç yıllığına kapatılmasıdır. Belki kekliğimize bir toparlanma fırsatı bu şekılde saglanabılır ancak sonrasında da yoğun denetimler altında avlanmasına izin verilmelidir.
Son yazdıgım hiçbirinizin hoşuna gitmese de ne yazık ki elimizi taşın altına koyma zamanı geldi de geçiyor.
-
Bu konu çok su kaldırır lakin, birkaç kelime etmek istiyorum,
Konuşulan söylenen herşey birbiriyle bağlantılı,ülkenin ekonomik,sosyal,kültürel,eğitim şartları ile ilgili,
Yani topyekün bir ekosistem var,sadece insanları eğiterek veya ekonomilerini düzelterek olmaz,
Multidisipliner yaklaşımlar gerekli, birde ileri ülkelerde bu iş nasıl yapılmış örnek alınabilir,
Tabi ki ülkemiz şartlarına uyarlayarak, yoksa yüzyıllarca önceden oluşmuş bir İngiliz veya Alman av kültürü bize uymaz,
İnanın benzer sıkıntılar,sağlık,eğitim,yargı,güvenlikte de var, biz bize yansıyan avcılık yönünü görüyoruz,
Ama herkes bir kurtarıcı bekliyor, gelsin bizi kurtarsın refaha erelim,öyle bir şey yok!
Doğu toplumlarının genel özelliğidir, bu kurtarıcı miti. Ama böyle bir şey olmayacak, herkes evinin önünü süpürecek,
Sonra toplum refaha erecek, bizim yerimize kimse birşey yapmayacak, kimse evimizin önünü süpürmeyecek,
Ve bir toplum kendi içinde olanı değiştirmedikçe ALLAH' ta onların durumunu değiştirmeyecek,
Allah'ın ayetidir bu...
-
''keklik avının tüm ülke genelinde birkaç yıllığına kapatılmasıdır'' demiş arkadaşımız.İyide başladığımız yere dönüyoruz. Kime kapatıyorsunuz, kapısına kilit mi koyacağız? Şunu iyice anlayalım artık; ülkemizde yasalar kurallar ,yasalardan korkup uyanlar için var. Diğer ÇOĞUNLUK için yasa kural yok zaten. Keklik avını 2 yıl kapattığınız zaman diğer çoğunluk bayram edecek.İzmir'de Çeşme'den Ödemiş'e 200 km çapındaki bölgeye 4 tane ekip koyarsanız ne yapılabilir? buna kargalar bile güler. Benim oturduğum ilçenin dağlarına 4 yıl önce keklik salımı yapıldı 3 yıl ava kapatıldı.Ben köpek gezdirmeye korkarken,hedefe tüfek atmaya korkarken, çoluk çocuk bayram etti, hergün avlanan insanlardan şu anda kekliğin gölgesi bile kalmadı.
-
Komple yasaklamak doğru çözüm olmayacaktır. Fazla katı kural kural çiğnemeyi daha çok yaygınlaştıracaktır. Meraların bölünerek açık kapalı nadas sistemi uygulanabilir. Halkımızda yasak avlananlar olsa da genelin yasak yerlerle ilgili duyarlı olduğunu görüyoruz. Geçmiş yıllarda yasaklanan yerlerde bol keklik ürediğini gördük. Gözlemlediğim en tüketici davranış aynı zamanda çok fazla avcının aynı merada bulunması. Resmen silip süpürüyoruz.
Daha önceki yıllarda bu uygulanmış olabilir. eski avcıların konu ile ilgili düşüncelerini merak ediyoruz.
-
''keklik avının tüm ülke genelinde birkaç yıllığına kapatılmasıdır'' demiş arkadaşımız.İyide başladığımız yere dönüyoruz. Kime kapatıyorsunuz, kapısına kilit mi koyacağız? Şunu iyice anlayalım artık; ülkemizde yasalar kurallar ,yasalardan korkup uyanlar için var. Diğer ÇOĞUNLUK için yasa kural yok zaten. Keklik avını 2 yıl kapattığınız zaman diğer çoğunluk bayram edecek.İzmir'de Çeşme'den Ödemiş'e 200 km çapındaki bölgeye 4 tane ekip koyarsanız ne yapılabilir? buna kargalar bile güler. Benim oturduğum ilçenin dağlarına 4 yıl önce keklik salımı yapıldı 3 yıl ava kapatıldı.Ben köpek gezdirmeye korkarken,hedefe tüfek atmaya korkarken, çoluk çocuk bayram etti, hergün avlanan insanlardan şu anda kekliğin gölgesi bile kalmadı.
Yukarıdaki yazıyı birdaha okursanız bu halıyle keklik avının kapatılmasını belirtmedim. Kaçak ve yasadışı avcılık onlendıkten sonra kuvvetlı bir kontrol mekanizması saglandıktan sonra opoulasyonun toparlanması için kapatılabılır sadece. Dediğiniz gibi mevcut durumda keklik avının kapatılmasına kaçak avlananlar sevınecektır.
-
Arkadaşlar bütün yorumları okudum birçoğuna katılıyorum fakat sonuç olarak bizim yapabileceğimiz pek birşey yok açıkçası. Suat Çalışkan bey in bir önerisini destekliyorum, Diyanet İşleri Başkanlığının yardımı ve hocalarında katkısıyla zamansız ve gece avcılığının kötü bir şey olduğunun insanlara anlatılarak cahil insanların bir nebzede olsa vazgeçebileceği çok mantıklı geldi bana. Birde biz avcıların bizzat yapabileceği bir Önerim var, forumumuzdan başlayarak sosyal medyada da av fotoğraf ve videolarını paylaşmaktan vazgeçelim diyorum. Bu paylaşımları izleyen başta genç avcılar olmak üzere bütün avcılar bir nevi gaza geliyor ve tetikleniyor diye düşünüyorum, en azından bu gelir elimizden. Tüm vicdan sahibi Avcı dostlara selam olsun.
-
Aşağıdaki metinden ilerleyen aşamalarda faydalanılabileceğini düşünüyorum.
Teşekkürler Yılmaz Bey.
Çok güzel bir konu açılmış, yazanların eline diline sağlık.
Çok doğru maalesef keklik tükeniyor, Ankara avcısı olarak bunu net bir şekilde hissediyoruz. Bir önceki yıla göre yarısından daha az keklik görüyoruz.
Avcılar olarak yapılan uygulamalar ve yıldan yıla meradaki avın değişimini takip ve analiz ederek yönlendirmeye çalışmalıyız.
Ankara Meralarında 4 yıldır keklik avlarım,
4 yıl önce: meraların yarısı kapalı yarısı açık, : nereye gidersen git her gittiğimizde keyifli av yapar bol keklik görürdük.
3 yılönce: yine meraların yarısı kapalı yarısı açık, : nereye gidersen git her gittiğimizde keyifli av yapar bol keklik görürdük.
Geçen yıl : hemen her yer açıldı, yıllardır yasak olan yerler açıldı diye tüm Türkiye avcıları hücum etti. meralar savaş alanına döndü hayvanın kaçacağı yer kalmadı, birisinden kaçsa diğerinin ayağının altına kondu. Ve ciddi bir azalmaya şahit olduk.
Bu Yıl: Merakla bekledik tüm meraları açmak iyimi oldu kötü mü oldu. Maalesef hiç iyi sonuçlar yok, keklik nerdeyse bitmiş. biraz bolluk olan yerde de o kadar bol avcı var ve hayvanın canına okuyor. 2 yıl önce 5-6 alay keklik olan meralarda 1 yada 2 tek keklik görmek çok acı bir durum. Aynı yorumu çevremizdeki tüm avcı arkadaşlardan duyuyoruz. Ankara’da keklik kırılmış durumda. Bu yıl yine açılışta yaşanan avcı baskısı manzarasından sonra durumun iyiye gitme ihtimali yok.
Bu kırımı yapan kim peki; hepimiz, belgeli avcılar, belgesiz avcılar, çoban çiftçi herkes. Belgeli avcılar olarak; suçu belgesiz avlanıyorlar , kaçak avlanıyorlar vs vs bahanelere atmamalıyız. Belgesiz kaçak zamansız avlananlar her daim var dı (azınlıkta olduğunu düşünüyorum) ama keklikte bir şekilde üremeye devam ediyordu. Meralarda görülmeye çoğalmaya devam ediyordu. Fakat şu an avcıların meraları doldurması ve aşırı baskısından dolayı keklik yeterince çoğalamıyor. Yoğun avcı nüfusuna karşı üreme hızı yetersiz kalıyor. Bunu kabullenme vakti çoktan geldi.
Belgeli, belgesiz, vijdanlı ,vijdansız, eğitimli, eğitimsiz, köydeki çobanı, çifçisi vakitli vakitsiz avlananı, hepsi bizim toplumumuz. Bunu değiştirmek engellemek bilinç seviyesini yükseltmek zaman alacak kavramlar belki 20 belki 50 yıl. . kaçak avlanan belgesiz avlanan hep vardı olmaya da devam edecek. Denetimler artarsa biraz daha engel olabilir.
Peki ne yapılabilir;
DKMP uygulamalarının farklı varyasyonları denenmelidir.
1. Tüm avlakların açık olması düşüncesi kulağa hoş geliyordu, avcı baskısının tüm alana yayılarak, avın daha rahat kalacağını ve üreme imkanı bulacağını düşünüyorduk. Fakat görülen o ki tablo hiçte öyle değil. Tüm meralarda keklik popülasyonu hızla azaldı. Demek ki avcı nüfusu artık çok fazla. Hele ki Ankara gibi bir yer de Bursa +İ stanbul + izmir +izmit + manisa + Eskişehir + Zonguldak + Trabzon + samsun + Karabük + Kastamonu + düzce + Balıkesir …. Liste daha uzar tüm bu illerden yoğun avcı baskısına maruz kalmaktadır.
2. Demek ki tüm meraları serbest yapmak iyi değilmiş (gerçekten umutlu olduğum bir yaklaşımdı fakat olmadı.) meraları bölerek 1 yada 2 şer yıl dinledirmek nadasa bırakmak faydalı olabilir. Yine birileri girip kaçak avlanır ama inanın o açılıştaki 10 ilin avcı baskısı olmaz ve hayvan üreme imkanı bulur.
3. Bir avlaktaki avcı baskısını azaltmak için, Avlaklara girebilecek avcı sayısını azaltmak denenebilir. Birçok avcı buna karşı çıkabilir, forumun diğer konularında okuyorum, kocaman avlağa çok az avcı sayısı var diye ama maalesef öyle değil. Bu avcı sayıları meralara fazla ve hayvanın kaçma şansı kalmıyor. Artık alay keklik göremiyoruz, her daim keklik dağılmış toplanmaya bile fırsat verilmemiş.
- Bu maddeler 2 yıl önce kişisel olarak karşı çıktığım durumlardı fakat görülen o ki kekliği korumak için bu tür önlemler almak gerekiyor.
Bunun dışında, beni rahatsız eden bir konuya değinmek istiyorum. Bu konu belgeli avcıların da hep yapmış olduğu ve vazgeçilmesi gereken bir durumdur. 15- 16 kişi minübüsle giderek, 15-20 mt ara ile kol dizilişi yapıp merayı kuruturcasına ava hiç şans vermeden dağlarda gezme alışkanlığını bırakmamız gerekmektedir. Bu düzen merayı katletmek, ava şans vermeden orada ne varsa alıp götürmek, düşman toprağı gibi davranmaktır. Kaçan bir tavşana 10-15 tüfek patlaması, 1 alay kekliğe 20 tüfek patlaması hayvana şans bırakmıyor. Bunu onurlu bir avcılık olarak görmüyorum. Bunun yerine 3-4 kişilik gruplarla araziye daha geniş dağılmak ava da, kendimize de, şans vermek iyidir.
Doğru yanlış haklı haksız belli değil, şu an için durum iyiye gitmiyor farklı varyasyonlar denenmeli. Denetimler arttırılmalı.
Sürçü lisan ettiysek af fola, avınız daim olsun, herkese rastgele.
-
Tuncay Bey, yazınızı okudum ve bir anda bu sene bu işe başlamakla yanlışmı yaptım demeye başladım şimdiden, ayın 18 i Çarşamba günü İZNİK DA da kota alarak ava gittim ve akşama kadar ne bir BILDIRCIN ne Tavşan ne de başka bir şey göremedim, arkadaşımla dağ bayır dolandık hiç bir şey yok ve dedimki arkadaşımada bırak ava çıkmayı artık hayvan besleyip ormana bırakmak gerekir, ormana bu sessizlik yakışmıyor sadece serçeler var. Ben şahsen zararlı hayvan olan domuz harici hiç bir ava gitmek istemiyorum. Bu bütün ülkede en az 5 yıl uygulanmalı, aksi takdirde gelecek nesillere bırakın av hayvanı bırakmayı, gösterecek örnek bulamayacağız.
Her neyse benim için 18 li 20 li yaşlarda yaptığım avlar yine bir anı olarak hafızamda kalmaya devam edecek, umarım herkes duyarlı olur ve bir şekilde bu hayvanlar tekrar çoğalır, herkese selamlar,
Nail KÖSE
Gemi Pervaneleri Uzman Mühendis
İSTANBUL- TUZLA
-
Bu tespitiniz muhabbetten öteye geçmez Tuncay üstad. Türk milleti anca muabbet eder, eyleme geçmek isteyende ya arkasında kimseyi bulamaz, yada copu yer oturur, yada tepkisine cevap verecek vicdanlı yetkili bulamaz.
Av sezonu açılmadan yine bu sitede AVBİS e ve yeni sezon kurallara atıp tutanlar hala her hafta ava giitmeye devam ediyorlar. Ne oldu o kadar yazan atan tutanlar hava civa oldu. Ne değişti ?
Bu millet vatan mevzu olmadıkça, yerinden kalkmaaaaz. Israrla iddia ediyorum.
Av biter millet geçim derdine herşeyi unutur.
-
Bence ülkede olduğu gibi avcılığa da bir süreliğine ohal gelmeli, çok sıkı denetim olmalı, özellikle bıldırcın teybiyle zamanından önce keklik avlamanın üzerinde durulmalı hatta keklik ülke genelinde en az iki yıl yasaklanmalı
Devlet yetkililerinden yardım isteyip güney devletleriyle iletişime geçilerek, dar bir göç yoluna sıkışan göçmen kuşların ağ, teyp gibi etik olmayan araçlarla katledilmeleri önlenmeli
-
bizim türkiyemiz avı koruyor dünya avı baltalıyor bizim suçumuz yok suçlu diğer tüm ülkeler aslında buyurun tezatlığı bu ne turşusu şimdi,... !. ?,..
kanatlı mühre motorlu olarak daha 1/2 sezon öncesine kadar yasaktı yanlış değilsem,
bulgar kaset mühre kullanıyor çek kullanıyor macar kullanıyor rus kullanıyor amerika kullanıyor arap yarım adası anasını ağlatıyor eeee,.. bizde yassssahhhh,..
serbest olsun demiyorum yanlış anlşaşılmaya avcılıkta etçil değilim sezon boyu 1 günlük av limiti bile dolduramıyorum zaten o ayrı bir muamma fakat pek çok yasaklama var bana ve ülke şartlarındaki avcı arkadaşlarıma uymayan biz bu şartlar altında neler yapabilirizi üretip kafa yorup birlikte hareket etmemiz lazım ben bunu biliyorum, bunu yapamazsak havanda su dövme devam eder gider inanmak lazım düzeleceğine ve fiiliyata geçmek lazım doğru lider önderliğinde.
saygılarımla.
-
gidisatımız kötü. köpekle av 2,3 yıl ördek hariç tüm avlar yasaklanmalı. bıldırcın bitti, keklik bitmek üzere.balık avına talim edelim ama onuda kaçak ağ triver sallama.vs ile iyice kuruturuz.ne olacak halimiz????????????
-
Tuncay bey çok güzel değinmiş sağından solundan ama görüyorumki değişen bir şey yok
-
Ve bir av cennetinin bitişi bir zamanların (Masallardaki gibi) çok değil 20 yıl öncesi öyle idi ben oğluma şu an öyle anlatıyorum aşağıdaki resimleri bizzat kendim yazın izinde iken çektim korumaya nasıl geç kaldığımızın canlı resmidir Tuzgölü bitmiş.Yorum siz değerli avcıların! Resimdeki kule sözde kuş gözlem evi yeni yapıldı
(http://preview.ibb.co/fyDzh6/AF63_C034_EFF9_41_B3_8_D60_5_F5_AB953_C182.jpg) (http://ibb.co/dRcQN6)
(http://preview.ibb.co/mMwwUm/E9_DF493_D_FA7_D_4_C97_90_D2_B06099888_E79.jpg) (http://ibb.co/mq45N6)
(http://preview.ibb.co/c9OMvR/1_E399398_2978_4_B37_8_C33_86591377_F2_DF.jpg) (http://ibb.co/g1sEFR)
(http://preview.ibb.co/cypuFR/4_F273572_1477_4_C69_AC6_A_93_F07_C40_F1_B6.jpg) (http://ibb.co/jQMkN6)
photo upload (http://tr.imgbb.com/)
-
Yaklasik 10 yil gibi bir sure ele alindiginda. Mera hayvanimiz olan Tavşan ve keklik feci sekilde tukendi. Diger ordek kaz uveyik bildircin tahtali culluk göç grubu hayvanlari oldugu icin göçe gore degisiklik verebiliyorlar ama Tavşanimiz ve kekligimiz surekli bitiyor. Merada kalmayinca avci il il geziyor. Kendi merasi nasil bitti ise cözum baska merada araniyor. Nice evcil keklige denk geldim hayvan ürkmüyor avhayvani demek bin şahit ister. sadece Tavşan ve keklik icin tek önerim. Tavşan ve keklik avinda köpek kullanilmayacak. 5 yil sonra dağda bayirda ormanda hatta evimizin bahcesinda olacaklarina inaniyorum. bana gore limit falan hikaye 30 kisi 10 kopekle meraya girip 30 tavşan vurup cikiyorsa problem büyük. elbette limit doğrudur fakat o mera bir gun sifiri cekecektir ve çekiyor. Istisnalar kaideyi bozmaz devletce verilen limit elbette vurulur ondada problem yok ama köpek kullanilarak hem yavru keklik toplaniyor hem av yapiliyor. teknoloji gelisti herturlu fisek tufek veya yardimci malzeme bulunabiliyor eger avci gercekten avciligi biraz ögrenmis ise tavsan ve kekligi hiç şųphesiz bulup vuracaktir. Köpekle ayri bir zevk olabilir lakin ülkemizde hiç iyi bir yöne gitmemektedir. Meramdaki Tavşan ve kekligin üremesi için köpek kullanmiyorum nasipte var ise hepsinden nasipleniyorum. Bu konuda bir cok kez denk geldigim avcilik vardir . Vuramadiklari icin 3 -5 köpek bulup 10 - 15 tavsan vuran var. tek cümleside şu " millet gelip vuracak Ben vurayim " o daglar tepeler gezilirmi Tavşan bulunurmu " vs . vs. ayrica avlaklardaki ikinci posta olan ( ikinci limit doldurma ) yapilamayacak. Kisaca bu sekilde baskılı avciligi kaldirmayacak olan Tavşan ve keklik meralarimizda köpekle avcilik yapilmasin. iddea ediyorum 3 - 5 yil sonra herkes kendi tarlasinda Tavşan ve keklik görecek...
-
''Sayın Bakanım!
14 Bölge ve özellikle Bitlis ve Muş illerinde doğa ve yaban hayatı koruma, av koruma ve yasadışı avcılık denetimi faaliyetlerinin durumunu müsaadeleriniz ile arz etmek istiyorum.
Ben hem bir avcı, hem de doğayı seven bir vatandaş olarak ecdadımızın bizlere canları ve kanları pahasına emanet bıraktıkları şu mübarek vatanın sınırlarını ve her karış toprağını canımız pahasına korumayı vazife bildiğim gibi; vatan sınırları içinde bulunan bütün maddi ve manevi degerlerimizi korumayı da aynı şekilde görevim biliyorum. İşte o değerlerimizden vatanımızı ''cennet'' yapan doğal varlıklarımızı ve yaban hayatını korumak her vatandaşın görevi olmakla beraber kanunlarımız resmi olarak bu konuyu bakanlığınız uhdesine vermiştir. Ben elimden geldiğince bu konuda gayret sarfediyorum ve görevlilere yardımcı olmaya çalışıyorum.
İki yıldır Muş, Bulanık, Malazgirt, Erciş, Adilcevaz, Ahlat ilçelerine hem av için, hem doğa gözlemi için gidiyorum. Bir tek toy kuşu, mezgeldek, telli turna görmedim. Güya buralar nesli tehlike altında olan bu kuşların son yaşam alanları.. Kimi mavzer almış, kimi devletin verdiği görev tüfekleriyle toy vurmaya gidiyor bu alanlara.
Bu bölgede gece-gündüz, yaz-kış demeden her türlü avcılık yapılıyor. Gece far avcılığı, baharda güme ve tuzak ile keklik avcılığı, mevsim ve zaman gözetmeksizin, limit ve sayıya bakılmaksızın her türlü avcılık mevcut. Bölgenin tek koruma alanı olan Nemrut Tabiat Anıtı içerisinde bile yıl boyu her türlü av yapılıyor. Yazın 5-6 bin hayvan devamlı burada otlatılıyor... Ben 2017 ağustos ayından beri şahit olduğum yasadışı avcılık ve diğer konuları başta Bitlis DKMP şubesi ve Bölge müdürlüğü olmak üzere DKMP'ın ilgili birimlerine kaç kez bildirdim. Farklızamanlarda gece 4 kez Nemrut Dağı'ndaki far avcılarını ihbar ettim. Bir işlem yapılmadı. Hayvan otlatanlara bir şey yapılmadı. Sabah gün doğmadan sulak alanlar gidip kaçak avcıları şikayet ediyorum. Gelen bile olmuyor.Bimer, Cimer, DKMP Genel Müdürlüğü vasıtasıyla gönderdiğim bir çok dilekçeme usulüne uygun cevap verilmedi. Bazılarına cevap bile verilmedi.
En son 10-11 mart 2018 tarihinde kaçak avcılığın yoğun olarak yapıldığı İron sazlıklarına gittim. Başta Bölge müdürü Mustafa Bey ve diğer müdürlere kaçak avcıları ihbar ettim. Hiç kimse gelip bakmadı. (Konuyla ilgili olarak 14. Bölge Müdürü Mustafa Şentürk ile olan whatsapp yazışmaları mevcuttur.)
10.03.2018 sabahı İron Sazlıkları'nın her tarafından yoğun tüfek sesi geliyordu. Ben, avcıların bana en yakın olduğu yeri harita üzerinden işaretleyerek ve konuyu anlatarak saat 06.50 civarında 14. Bölge müdürü Mustafa Şentürk, müdür yardımcısı Hüseyin Avcıl ve diğer şube müdürlerine whatsapp üzerinden gönderdim. Hepsini de aradım. Sadece Hüseyin bey dönüş yaptı ve bu konuyu Muş ekiplerine bildirmemi söyledi. Başka kimse aramadı. Hiç bir ekip kontrole gelmedi. Ancak Bitlis ekibi saat 12.30'dan sonra Güroymak'a geldi. Ben akşam Mustafa beye ertesi gün sabah tekrar bu bölgeye gidip sazlık civarında kaçak avcılık olursa kendilerini ve şube ekiplerini arayacağımı bildirdim.
Ertesi sabah tekrar gittim. Yine yoğun şekilde tüfek atılıyordu. Avcıların aracı Bitlis-Muş yolunun 300 mt yakınında sazlıkların kenarında duruyordu. Saat 06.30 sırasında aracın fotoģrafını ve tam olarak bulunduğu konumu whatsapp üzerinden başta bölge müdürü, şube müdürleri, Bitlis ve Muş il personellerinin bende telefonu olanlara gönderdim. Hepsini tek tek aradım. Kimine ulaşılamadı, kimi telefonu açmadı. 07.30 avcılar araçlarıyla alandan ayrıldı. Ben de gelen giden olmayınca oradan ayrıldım.
Burası Muş ve Bitlis illerine 15-20 dkk mesafede, iki ilin sınırında. Burada yoğun şekilde avcılık yapıldığı herkesçe bilinmesine rağmen, avcılık faaliyetlerinin yoğunlaştığı sabah ve akşam vakitlerinde denetim yapılmıyor.
Saygılarımla arz ederim.''
2 günde koca bölge müdürü bir tek ekip gönderemedi. Hiç bir kimse konuya sahip çıkmadı. Biz tükenişe, tükenmeye razı olmuşuz..
-
"İradene hâkim ol; fakat vicdanına esir ol". diyor Aristoteles.
Bizler vicdanlı avlanmadığımız sürece değişen birşey olmayacak ve av tükenecek. bizler avcı olarak vicdanlı davrandığımız, kendi yasaklarımızı koyduğumuzda ve arkadaşlarımız arasında otokontrolü geliştirip kuralsız avlanana gerekli uyarıyı kendimiz yapar isek bir nebze olsun sorunları çözebileceğimize inanıyorum.
İnşallah burada konuşulanlar, uyarılar, bilgilendirmeler, tavsiyeler ve temenniler yeni sezonda vicdanlı avlanmamıza vesile olur.
-
''Sayın Bakanım!
14 Bölge ve özellikle Bitlis ve Muş illerinde doğa ve yaban hayatı koruma, av koruma ve yasadışı avcılık denetimi faaliyetlerinin durumunu müsaadeleriniz ile arz etmek istiyorum.
Ben hem bir avcı, hem de doğayı seven bir vatandaş olarak ecdadımızın bizlere canları ve kanları pahasına emanet bıraktıkları şu mübarek vatanın sınırlarını ve her karış toprağını canımız pahasına korumayı vazife bildiğim gibi; vatan sınırları içinde bulunan bütün maddi ve manevi degerlerimizi korumayı da aynı şekilde görevim biliyorum. İşte o değerlerimizden vatanımızı ''cennet'' yapan doğal varlıklarımızı ve yaban hayatını korumak her vatandaşın görevi olmakla beraber kanunlarımız resmi olarak bu konuyu bakanlığınız uhdesine vermiştir. Ben elimden geldiğince bu konuda gayret sarfediyorum ve görevlilere yardımcı olmaya çalışıyorum.
İki yıldır Muş, Bulanık, Malazgirt, Erciş, Adilcevaz, Ahlat ilçelerine hem av için, hem doğa gözlemi için gidiyorum. Bir tek toy kuşu, mezgeldek, telli turna görmedim. Güya buralar nesli tehlike altında olan bu kuşların son yaşam alanları.. Kimi mavzer almış, kimi devletin verdiği görev tüfekleriyle toy vurmaya gidiyor bu alanlara.
Bu bölgede gece-gündüz, yaz-kış demeden her türlü avcılık yapılıyor. Gece far avcılığı, baharda güme ve tuzak ile keklik avcılığı, mevsim ve zaman gözetmeksizin, limit ve sayıya bakılmaksızın her türlü avcılık mevcut. Bölgenin tek koruma alanı olan Nemrut Tabiat Anıtı içerisinde bile yıl boyu her türlü av yapılıyor. Yazın 5-6 bin hayvan devamlı burada otlatılıyor... Ben 2017 ağustos ayından beri şahit olduğum yasadışı avcılık ve diğer konuları başta Bitlis DKMP şubesi ve Bölge müdürlüğü olmak üzere DKMP'ın ilgili birimlerine kaç kez bildirdim. Farklızamanlarda gece 4 kez Nemrut Dağı'ndaki far avcılarını ihbar ettim. Bir işlem yapılmadı. Hayvan otlatanlara bir şey yapılmadı. Sabah gün doğmadan sulak alanlar gidip kaçak avcıları şikayet ediyorum. Gelen bile olmuyor.Bimer, Cimer, DKMP Genel Müdürlüğü vasıtasıyla gönderdiğim bir çok dilekçeme usulüne uygun cevap verilmedi. Bazılarına cevap bile verilmedi.
En son 10-11 mart 2018 tarihinde kaçak avcılığın yoğun olarak yapıldığı İron sazlıklarına gittim. Başta Bölge müdürü Mustafa Bey ve diğer müdürlere kaçak avcıları ihbar ettim. Hiç kimse gelip bakmadı. (Konuyla ilgili olarak 14. Bölge Müdürü Mustafa Şentürk ile olan whatsapp yazışmaları mevcuttur.)
10.03.2018 sabahı İron Sazlıkları'nın her tarafından yoğun tüfek sesi geliyordu. Ben, avcıların bana en yakın olduğu yeri harita üzerinden işaretleyerek ve konuyu anlatarak saat 06.50 civarında 14. Bölge müdürü Mustafa Şentürk, müdür yardımcısı Hüseyin Avcıl ve diğer şube müdürlerine whatsapp üzerinden gönderdim. Hepsini de aradım. Sadece Hüseyin bey dönüş yaptı ve bu konuyu Muş ekiplerine bildirmemi söyledi. Başka kimse aramadı. Hiç bir ekip kontrole gelmedi. Ancak Bitlis ekibi saat 12.30'dan sonra Güroymak'a geldi. Ben akşam Mustafa beye ertesi gün sabah tekrar bu bölgeye gidip sazlık civarında kaçak avcılık olursa kendilerini ve şube ekiplerini arayacağımı bildirdim.
Ertesi sabah tekrar gittim. Yine yoğun şekilde tüfek atılıyordu. Avcıların aracı Bitlis-Muş yolunun 300 mt yakınında sazlıkların kenarında duruyordu. Saat 06.30 sırasında aracın fotoģrafını ve tam olarak bulunduğu konumu whatsapp üzerinden başta bölge müdürü, şube müdürleri, Bitlis ve Muş il personellerinin bende telefonu olanlara gönderdim. Hepsini tek tek aradım. Kimine ulaşılamadı, kimi telefonu açmadı. 07.30 avcılar araçlarıyla alandan ayrıldı. Ben de gelen giden olmayınca oradan ayrıldım.
Burası Muş ve Bitlis illerine 15-20 dkk mesafede, iki ilin sınırında. Burada yoğun şekilde avcılık yapıldığı herkesçe bilinmesine rağmen, avcılık faaliyetlerinin yoğunlaştığı sabah ve akşam vakitlerinde denetim yapılmıyor.
Saygılarımla arz ederim.''
2 günde koca bölge müdürü bir tek ekip gönderemedi. Hiç bir kimse konuya sahip çıkmadı. Biz tükenişe, tükenmeye razı olmuşuz..
Sayın Başarır, öz verili çabanız ve gayretleriniz için yürekten kutluyorum. Şunu merak ettim, paylaştığınız yazıyı bakanlığa hangi yoldan bildirdiniz? Bir dilekçe şeklinde mi gönderdiniz yok sa Bimer kanalı ile mi yazdınız?
-
Sayın Başarır, öz verili çabanız ve gayretleriniz için yürekten kutluyorum. Şunu merak ettim, paylaştığınız yazıyı bakanlığa hangi yoldan bildirdiniz? Bir dilekçe şeklinde mi gönderdiniz yok sa Bimer kanalı ile mi yazdınız?
[email protected] adresine mail olarak gönderdim.
Daha sonra
[email protected],
[email protected],
[email protected],
[email protected],
[email protected],
[email protected],
[email protected],
[email protected],
[email protected] adreslerine yönlendirdim.
Bu konuda başka fikirleri olan arkadaşların desteğini bekliyorum. Bu konu hepimizin konusu olduğu bilinmeli. Hep beraber çalışmalıyız.
-
Keklikte ozellikle üreme zamanında kurak ve kafes avları yapılıyor çok sikayetci olamama karsı sonuç yok milli parklar av sezonu acılınca göreve başlıyor